Mağaradakiler
  • Travel
Category:

Kitabiyat

Kitabiyat

Kayı 4: Ufukların Padişahı Kanunî – Ahmet Şimşirgil

by Magaradakiler 27 Haziran 2015
kayi-4

kayi-4

“Bizim askeri sistemimizle Türk askeri sistemini karşılaştırınca geleceğin bize neler hazırladığını düşünüp korkudan titriyorum. Karşılaşan iki ordudan biri galip gelecek ve bu muhtemelen Türk ordusu olacaktır. Çünkü Türk ordusu sırtını kuvvetli bir İmparatorluğun geniş kaynaklarına dayamış, zinde, tecrübeli, sarsılmamış bir kuvvet. Askerleri zafere alışmış, zor şartlara dayanma kuvvetine sahip, intizam ve disipline riayetkâr, uyanık ve kanaat ehlidirler. Bizimkilerde ise alabildiğince başıboşluk, sarhoşluk, serkeşlik, zevke düşkünlük var. Ayrıca işin daha kötüsü yenilgiye alışmış olmamızdır. Bu durumda neticenin ne olacağı gün gibi aşikârdır. İslamiyet’in yegâne dayanağı Osmanlı hanedanıdır. Müslümanlar, Osmanlı hanedanı sayesinde ayakta duruyorlar. Hanedan yıkılırsa din de mahvolur”.

Yukarıdaki ifadeler Kanunî devrinde İstanbul’a gelen, uzun yıllar orada kalan ve Türkleri mükemmel bir şekilde etüt ederek Avrupa’ya raporlar gönderen İmparator Ferdinand’ın elçisi Busbecq’e aittir.

Türkleri ayakta tutan bağın o gün için Osmanlı hanedanı olduğunu ve gaza siyasetini onların yürüttüğünü gören ve bu birliği bütünlüğü parçalamadan, gücün kırılamayacağını anlayan sefir, aynı zamanda Avrupalı yazarçizer takımına da bir mesaj vermiştir. Hanedanı her fırsatta kötülemek, onları gözden ve gönülden düşürmek, sıradan ve bayağı kimseler olarak göstermek temel hareket noktaları olmalıdır. Dolayısı ile bu tarihten itibaren Türkler ve onun idarecileri olan Osmanlılara karşı yoğun bir karalama furyası başlayacaktır. Fakat bu rastgele ve dikkat çekici bir tarzda değil, son derece usulüne uygun olarak yapılacaktır. Hatta bunun için önce gereğinden fazla övülecek ve ardından satır aralarına asıl mesajlar sıkıştırılacaktır.

İşte Kanunî Sultan Süleyman dönemini ele alırken Hurrem Sultan, Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan, Şehzade Selim hakkındaki tüm karalamaların öte yandan Şehzade Bayezid ve Mustafa hakkında ifade edilen düzme senaryoların neredeyse hemen hepsinin Venedik ve Avusturyalı elçilerin raporlarına dayandırıldığına şahit olacaksınız.

Neticede daha sonra Kanunî hakkında eser veren Batılılar için birinci kaynaklar hep Venedik elçilerinin raporları olacaktır Ne gariptir ki bu eserlerin adları son derece cezbedici olarak “Büyük Türk”, “Muhteşem Süleyman”, “Yenilmez Türk” şeklinde olurken, içeriği ise bir komplo, entrika ve cinsellik tarihini andıracaktır.

Nitekim günümüzde de “Muhteşem Yüzyıl” diyerek Kanunî dönemini anlattığını iddia edenler, kaynak olarak Venedik elçilerinin raporlarına baktıklarını ifade edeceklerdir.

“Senedi batıl olur batıl olan davanın”

Venedik ve Avusturya elçilerinin bütün bu iftiraları yaparlarken muhakkak ki bir gaye ve hedefleri vardı. O hedeflere uygun olarak yazdılar ve gayelerine eriştiler. Türk, İslam ve Osmanlı düşmanları ise hiçbir tarihi gerçekliği olmadığı halde bu batıl delilleri, kendilerine kaynak tutarak romanlar yazdılar, filimler çevirdiler ve çevirmeye de devam etmektedirler.

Bu ifadelerimizden batılıların ve elçilerin tüm yazdıkları yanlıştır fikri anlaşılmasın. Muhakkak ki bu raporlar son derece kıymetli bilgileri de içermektedir. Ancak tarihçi kaynakları bir tenkit süzgecinden geçirmeden ve değerlendirmeden her yazılanı mutlak doğru olarak kaydetmez. Konu hakkındaki bütün bilgiler tarih metodu içerisinde değerlendirildikten sonra doğru ve kesin yargılara varılabilir.

Nitekim Osmanlı arşivinde çalışmalarda bulunan yabancı pek çok tarihçi de bu raporlarda yazılan yanlışlara işaret ederek dikkatle incelenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir (Leslie Peirce, Amy Singer gibi).

Zira Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile Topkapı Sarayı Arşivinde harem ve harem teşkilatı hakkında binlerce evrak bulunmaktadır. Kanunî dönemi ile ilgili Osmanlı tarihçilerinin eserleri kütüphanelerdedir. Onları görmezlikten gelen veya itibar etmeyen belki anlamaktan aciz olanlara Ziya Paşa’nın deyimiyle şöyle söylemek gerekecektir:

Yıldız arayıp gökte nice turfe müneccim

Gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde

“Kayı 4, Ufukların Padişahı: Kanunî” isimli eserde bir çağa damgasını vuran Osmanlı hükümdarını insanların muhayyilesi, indî hükümleri ve felsefesi olarak değil, tarihin temel kaynakları, belgeleri ve notlarından yazılmış hali ile okuyacak, düşünecek ve değerlendireceksiniz.

Adı: Kayı IV: Ufukların Padişahı Kanunî

Yazarı: Ahmet Şimşirgil

Yayınevi: Timaş-2015

Sayfa Sayısı: 392

27 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Kayı 3: Haremeyn Hizmetinde – Ahmet Şimşirgil

by Magaradakiler 26 Haziran 2015
kayi-3

kayi-3

Osmanlı Tarihi’ni herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Osmanlı Devleti’nin soluk soluğa devam eden serüvenine “KAYI III: Haremeyn Hizmetinde” ile devam ediyor.

Fatih Sultan Mehmed’in bir cihan devleti hâline getirdiği imparatorluk, onun ölümüyle başa geçen oğlu II. Bayezid devrinde iki büyük çekişmeye sahne olacaktır. Sultan Bayezid Han’ın saltanatının başlangıcında kardeşi Cem Sultan’la mücadelesi sonunda ise oğulları arasında baş gösteren taht kavgaları döneme damgasını vuracaktır. Kardeş kavgalarının neden olduğu kargaşadan istifade eden Safeviler ise, Anadolu’yu bir yangın yerine çevirecektir. Şahkulu Baba Tekeli ve Nur Ali Halife isyanlarında binlerce Anadolu insanı hayatını kaybetmiştir.

İşte böyle bir zamanda saltanatı babası II. Bayezid’den devralan Selim Han’ın imparatorlukta yeniden birlik ve beraberliği sağlama mücadelesine ve cihangir padişahın kısa zamandaki akıl almaz fetihlerine “KAYI III: Haremeyn Hizmetinde” kitabında yakinen tanık olacaksınız. Aynı zamanda yine II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim dönemindeki savaşları, imar faaliyetleri ve adı geçen padişahların manevi ve özel yaşamlarına dair pek çok bilinmeyen bilgiyi keyifli bir tarih sohbeti tadında bu eserde bulacaksınız.

Adı: Kayı III: Haremeyn Hizmetinde

Yazarı: Ahmet Şimşirgil

Yayınevi: Timaş-2015

Sayfa Sayısı: 336

26 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Kayı 2: Cihan Devleti – Ahmet Şimşirgil

by Magaradakiler 25 Haziran 2015

kayi-2…Biz kimiz?

“Bu soruyla halleşmek zorundayız.

Üstünde düşünmeden, sonucunu içimize sindirmeden yol alamayız.

Nasıl olacak?

Temel eğitimin yıllarca süren tarih alerjisine rağmen nasıl olacak?

Tabi olması gereken, okullarda çocuklarımıza, kim olduğumuzun ilmi, tarafsız, komplekssiz bir biçimde anlatılması, öğretilmesi… Ama bu olamadı…

Osmanlı’yı aşağılamak, kötülemek veya yok saymak bir modaydı; gerçi geçti…

Merak sahiplerinin okuma ve öğrenme içgüdüsüyle kitaplara boğularak bir yerlere varmaları ayrı bir zahmet ve övgüye değer…

Ama bunu yapmasını herkesten bekleyebilir misiniz?

Onun için birkaç nesil eksikli, temelsiz ve çarpık bilgilerle yetişmek zorunda kaldı….

Şimdi bu problemi ortadan kaldıracak, önemli bir kitap var önümüzde…

Değerli ilim adamı Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil‘in herkesin zevkle okuyabileceği ve anlayabileceği bir tarzda kaleme aldığı Kayı isimli roman tadındaki eser, hacminin aksine büyük bir boşluğu dolduruyor.

Birincil Kaynaklardan Osmanlı Tarihi üst başlığı ile yayınlanan kitap, Kayı yiğitleri Söğüt yolunda bölümüyle başlıyor ve Sultan Çelebi Mehmed’in şahsiyeti bölümüyle bitiyor.

Kayı II: Cihan Devleti‘nde, Söğüt ve Domaniç’te başlayan ve adı Osmanlı olan hareketin mimarlarının planlı, programlı, disiplinli ve tedbirli hareketleri, insanî değerlere tam bağlı, saf itikat ve pak yaşayışları neticesinde bir asra varmadan gerçek bir dünya gücüne doğru giden muazzam başarılarının devamını bulacaksınız.

Sultan Çelebi Mehmed‘in fetret devrinden çıkardığı ve hayatiyet kazandırdığı devlete, oğlu II. Murad Han zindeliğini ve itibarını yeniden verecektir. Bu arada Avrupa, Osmanlı’yı Rumeli’den söküp atmak üzere son bir hamle ile tekrar Haçlı seferlerini başlatacak ise de II. Murad Han, 1444′te Varna’da ve 1448′de Kosova’da karşısına çıkan orduları darmadağın edecektir.

II.Mehmed ‘le birlikte ise gaza aşkı artık bir cihan hükümdarlığı fikrine, İslam’ın sancağı altında birleşmiş bir dünya sevdasına yönelecektir. Nitekim 1453′te İstanbul’un fethi, onları bu arzularına götürecek kapıyı açmış oluyordu. Şimdi Fatih, bir zamanlar Roma imparatorluğunun hâkim olduğu bütün toprakların varisi olduğunu açıkça ilan ediyordu. Bu itibarla o, Büyük Türk Sultanı ve Osmanlı Padişahı yanında III. Roma İmparatorluğu Hakanı diye de selamlanıyordu.

Diğer taraftan Fatih’i, İstanbul’u fethetmekle birlikte aşkına kavuşmuş maşuk gibi artık payitahtta gününü gün edecek, zevk ü safa sürecek diye bekleyenler kısa sürede yanıldıklarını görecekti. Zira onun asıl aşkının ilayı kelimetullah yani Cenab-ı Hakkın ismi şerifini cihana yaymak olduğu gerçeği bir kez daha zihinlere kazınacaktı.

Nitekim onun otuz yılı bulan saltanat döneminde, fetih dalgası Sırbistan, Arnavutluk, Mora, Bosna, Hersek, Eflak, Boğdan, Kırım, Dalmaçya ve Hırvatistan ülkelerini sardı ve yuttu. Batılıların bel bağladığı Akkoyunlu Uzun Hasan‘ın kudretli devleti, bir pençede inkıraza verildi. Trabzon Rum imparatorluğu, İsfendiyar ve Karaman beyliklerine son verilerek Anadolu birliği büyük ölçüde kuruldu. Çağının en büyük deniz gücüne sahip devletlerinden Venedik’in unvanı, yerle bir edildi. Artık Venedik şehrinin kulelerinden Osmanlı akıncılarının yaktığı ateşler korkuyla karışık bir gıptayla izlenir olmuştu. Ve Fatih 1481′de, ahfadına her bakımdan muazzam bir devlet bırakarak hayata gözlerini kapadı.

Ünlü mütefekkirlerimizden Ahmet Hamdi Tanpınar; “bir vatanı olmak, hür ve müstakil yaşamak, tarihine sahip çıkmak bir takım mükellefiyetlerle kabil olan nimetlerdir” der.

Kayı I ve II’yi okurken Osmanlı’yı bir dünya gücü haline getiren ecdadımızın, bu mükellefiyetleri eksiksiz yerine getirdiklerine şahit olacaksınız. Zira yaşadığımız bu vatanın kurulmasında ve bize kadar intikalinde Osmanlıların fedakârlıklarını anlamak ve anlatabilmek gerçekten güç. Samimi bir gayret, tertemiz bir inanç ve muhteşem bir azim ve fedakârlık söz konusu.

Bütün bunların yanı sıra bu güzide vatanı teslim edecekleri nesilleri de hiçbir zaman unutmuyorlar. Bu itibarla ilme ve eğitime verilen değer her şeyin üzerinde. İstanbul’u sadece bir başkent değil dünyanın en büyük ilim merkezi kılma hamleleri fetihle birlikte kendini gösteriyor.

Osman Gazi‘nin “insanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturuna tam ve gönülden yaklaşım. İnsanı her türlü dini, ahlaki ve ilmi değerlerle donatma birinci idealleri olunca, neticede bir devlet azametinde, devlet ciddiyetinde ve devlet haşmetinde nesiller ortaya çıkıyor ve dünyaya refah ve mutluluk dolu asırları yaşatmaya devam ediyorlar.

Diğer taraftan Kayı’nın cihan hâkimiyetine doğru yürüdüğü yolda çektiği çile, ıstırap, meşakkat ve gösterdiği gayrete ise değerli bilim adamı Prof. Dr. Hasan Seçen dikkati çekmekte ve şu enfes yorumu getirmektedir:

“Kayı’yı okuyan okuyucu altı yüz yıllık bir devletin kurucusu Kayı yiğitlerinin zihin dünyasını daha yakından keşfediyor. O insanların devleti yaşatma aşklarını, bilgelikle birleşmiş kahramanlıklarını ahde vefalarını, adalet duygularını, hangi ırk ve dinden olursa olsun insanlara karşı duydukları merhamet ve şefkatlerini, cömertliklerini, zalime aman vermeyen bu insanların bir âlim veya bir derviş karşısındaki tevazularını daha yakından öğreniyor. İlmî bir eser olmasına rağmen, Tarık Buğra’nın Osmancık’ı, Kemal Tahir’in Devlet Ana’sı, Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Konak, Çatı, Üçler, Yediler, Kırklar’ı tadında edebî bir üslupla hazırlanan Kayı’yı kütüphanemde hep muhafaza edeceğim. Kayı’yı bir kere okudum, ama yine okuyacağım.

Yaşama ve olumsuzluklara karşı direnme gücümün tükendiğini hissettiğim zamanlarda, kendime ve çevreme güvenimi yitirmeye başladığım zamanlarda, iç ve dış dünyadaki gailelerin galip gelip kalbimin katılaştığını hissettiğim zamanlarda ve gözyaşı rahmettir mübarek sözüne muhatap olmak için ağlamak istediğim zamanlar da Kayı’yı okuyacağım…”

Adı: Kayı II: Cihan Devleti

Yazarı: Ahmet Şimşirgil

Yayınevi: Timaş-2015

Sayfa Sayısı: 360

25 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Duru Sözler – Hıdır Kartal

by Magaradakiler 22 Haziran 2015

duru-sozler“Duru Sözler” ilmihâl dalında yazılmış bir kitap olup kitabın aslı Arapçadır. Eser, İlâhiyatçı-Yazar Hıdır Kartal tarafından Türkçeye çevrilmiş; akâid, ridde, farzlar ve haramlar, ibâdetle ilgili bazı konular ve muâmelât (alışveriş, borç vb.) gibi, her mükellefin bilmesinin zarûrî olduğu konuları içeren bölümlerden oluşmaktadır. Kitabı alışılmış Şâfiî ilmihâllerden ayıran özelliği, daha yalın ve açık ibâreler kullanılması ve halkın anlayabileceği sade bir dilin kullanılmış olmasıdır.

Adı: Duru Sözler

Yazarı: İmâm Abdullah El Herârî

Çeviren: Hıdır Kartal

Yayınevi: Akasya Yayıncılık-2015

Sayfa Sayısı: 188

22 Haziran 2015 3 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Asrın Vebası: Narsisizm İlleti – Jean M. Twenge & W. Keith Campbell

by Magaradakiler 18 Şubat 2013

asrin vebasi narsisizm illeti“Aşkları geçici heveslere, evlilikleri paraya kurban ettik. Çocuk sevgisini abarttık, her istediğine sahip olmaya alışmış doymak bilmez nesiller yetiştirdik. Bilim, sanat ve fikir üretmedik, üretene de değer vermedik. Tüketimle övünmeyi marifet saydık. Pahalı telefonlarımızla, gösterişli kıyafetlerimizle etrafımızdaki insanların ilgi odağı olmak gururumuzu okşadı, ruhumuzu doyurduğumuzu zannederken nefsimizi besledik. Sofralarımızın ihtişamı, aç komşularımızı görmeye engel oldu. Dikkat çekmek, önde olmak, ilgi odağı olmak düstur oldu. Egomuz öylesine semirdi ki, dünyanın etrafımızda döndüğüne inanmaya başladık.”

Yukarıda alıntılamış olduğumuz paragraf, sitemizde yayımlanmış olan “Değerlerin Yok Oluşu” başlıklı yazıdan. Yazıdaki tespitlerin çok benzerleri “Asrın Vebası Narsisizm İlleti” kitabında da karşımıza çıkınca eser daha çok ilgimizi çekti.

Jean M. Twenge’nin “Ben Nesli” kitabı gibi, W. Keith Campbell ile birlikte kaleme aldığı “Asrın Vebası Narsisizm İlleti” adlı kitabı da çok ses getiren ve beğenilen bir eser oldu.

Kitapta, modern toplumlarda süratle yayılan narsisizm hastalığı mercek altına alınıyor ve insan ruhunun fast food’u diye tanımlanıyor. Narsisizmin kısa vadede kişiyi mutlu ediyormuş gibi görünse de er ya da geç depresyona, toplumsal yozlaşmaya, kitlesel çöküşlere ve hatta küresel ekonomik krizlere yol açtığı belirtiliyor.

Türkçe çeviriye önsözü Türkiye’nin tanınmış psikiyatrlarından Benötesi Psikiyatri ve Psikoloji Enstitüsü Derneği kurucu başkanı Dr. N. Mustafa Merter yazmış

Kitap dört ana bölümden oluşuyor. Genel olarak değinilen konular:

I. Bölüm: Narsisizmin tanımı ve belirtileri, narsisizm hakkında doğru bilinen yanlışlar ve Amerikan tarihinde narsisizmin gelişimi.

II. Bölüm: Narsisizm epidemisinin temel nedenleri.

III. Bölüm: Toplum ve bireyler üzerindeki sonuçları.

IV. Bölüm: Narsisizmin Amerika ve dünyada muhtemel gelişim süreci ve tedavi metotları.

Kitabı okurken içinde en az Amerika kadar ülkemizi ve kendimizi de bulacağız. Her ne kadar yetiştirilme tarzımız farklıysa da, küreselleşen dünyanın bir gerçekliği olarak aynı şeyleri duyuyor, yapıyor, izliyor ve aynı kanallardan besleniyoruz. Sonuç olarak günümüz toplumlarını ilgilendiren kitlesel tehlikelerin ülkemiz için bir risk olmadığını düşünemeyiz.

Adı: Asrın Vebası: Narsisizm İlleti

Yazarı: Jean M. Twenge & W. Keith Campbell

Çeviren: Özlem Yüksel

Yayınevi: Kaknüs-2010

Sayfa Sayısı: 448

18 Şubat 2013 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • …
  • 9

About Me

About Me

Writer & Reader

Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum quia dolor sit amet, consectetur, adipisci velit, sed.

Keep in touch

Facebook Twitter Instagram Pinterest Tumblr Youtube Bloglovin Snapchat

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

Recent Posts

  • Rachel Corrie

    16 Mart 2024
  • 2023 Kitap Fuarları

    25 Kasım 2022
  • 2022 Kitap Fuarları

    10 Ocak 2022
  • Covid-19 Pandemisi ve Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sosyolojik Perspektif

    26 Mayıs 2021
  • 2021 Kitap Fuarları

    29 Ekim 2020

Categories

  • Edebiyat (6)
  • Ekonomi (6)
  • Featured (6)
  • Genel (23)
  • İş Dünyası (9)
  • İslâmi Bakış (11)
  • Kitabiyat (42)
  • Kitap Fuarı (6)
  • Kitap Fuarı Detay (7)
  • Life (2)
  • Moments (7)
  • Nature (5)
  • Sanat (1)
  • Stories (6)
  • Tarih (4)
  • Travel (5)

About me

banner
Soledad is the best selling Blog & Magazine WordPress Theme of this year on Themeforest.

Popular Posts

  • 1

    Writing New Life Chapter

    07 Haziran 2017
  • 2

    Create your DIY Bag

    07 Haziran 2017
  • 3

    My Baby Cactus

    07 Haziran 2017

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Pinterest
  • Tumblr
  • Youtube
  • Bloglovin
  • Snapchat

@2019 - All Right Reserved. Designed and Developed by PenciDesign


Back To Top
Mağaradakiler
  • Travel