Mağaradakiler
  • Travel
Tag:

kayı

Kitabiyat

Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş – Ahmet Şimşirgil

by Magaradakiler 30 Haziran 2015
kayi-6

kayi-6

Yıllardır birçok tarihçi yetiştiren ve yaptığı televizyon programlarıyla tarihi yediden yetmişe herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, tamamen ilmî kaynaklardan beslenerek her yaştan tarih severin kolaylıkla okuyup anlayabileceği bir üslupla Kayı dizisini yazmış ve tarihimizi sıkıştığı bu alandan kurtarmıştır. Önyargısız ve objektif bir şekilde okuyucunun değerlendirmesine sunulan bu serinin hedefi; Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan yıkılışına kadar siyasî, sosyal, iktisadî ve imarî tüm serüvenini ve Osmanlı padişahları hakkında bilinen gerçekleri akıcı, anlaşılır, merak uyandırıcı ve roman tadında bir üslupla yorumlamaktır.

Ahmet Şimşirgil, adaletiyle kalpleri kazanan; yiğitliği, cesareti ve mertliğiyle dosta güven, düşmana korku salan; üç çağa damgasını vurmuş, üç kıtaya yayılmış Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’nin hikâyesine Kayı serisinin son kitabı Kayı VI: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş ile devam ediyor. Bu eserde, I. Mustafa’dan II. Osman’a, IV. Murad’dan IV. Mehmed Han’a kadar birçok padişahın; Köprülü Mehmed Paşa’dan Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’ya; Tarhuncu Ahmed Paşa’dan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’ya kadar birçok devlet adamının; Halime Valide Sultan’dan Mahfiruz Hatice Sultan’a, Hatice Turhan Sultan’dan Kösem Sultan’a kadar birçok valide sultanın nasıl yaşadıklarını, neler yaptıklarını, imparatorluğu idame ettirmek gayesiyle ne gibi siyasi yollar izlediklerini, imar faaliyetlerini ve şahsiyetlerini bulacaksınız.

Adı: Kayı VI: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş

Yazarı: Ahmet Şimşirgil

Yayınevi: Timaş-2015

Sayfa Sayısı: 368

30 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları – Ahmet Şimşirgil

by Magaradakiler 28 Haziran 2015
kayi-5

kayi-5

Kayı serisinin beşinci kitabı Kanunî Sultan Süleyman devrinin kapanması ile başlayan ve Sultan I. Ahmed devri sonuna kadar gelen Osmanlı tarihinin altmış bir yıllık devresini anlatmaktadır.

Klasik Cumhuriyet devri zihniyetine göre Osmanlı Devleti’nin, Kanunî’den sonra duraklama dönemine girdiği kabul edilir.

Aslında Osmanlı tarihinin bölümlere ayrılması, imparatorlukla ilgili önyargıların bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Osmanlı’dan ayrılan diğer ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de Osmanlı tarihinin bu şekilde yazılması yönünde fazlasıyla baskı kurulmuştur.

Şurası muhakkak ki bir devlet tarihini ya da herhangi bir siyasi, sosyal ya da kültürel yapıyı yükseliş, duraklama ve gerileme dönemleri gibi keskin çizgilerle tarif etmek yanıltıcı olmaktadır. Hâlbuki her devri kendi şartları içerisinde iç ve dış dinamiklerin durumu ile çözümlemek ve belirlemek ilmî kriterlere daha uygundur.

Osmanlı tarihinde meydana gelen büyük değişimler bir anda gerçekleşmiş olaylar olmadığından bunları anlamaya çalışırken bölümlere ayırmayı değil, devamlılıklara dikkat edilmesi, hadiselerin seyrinin gözlemlenmesi daha yerinde olacaktır.

İşte Kayı V’i okurken bu duruma daha iyi şahit olacaksınız. Aslında bir takım değişimlerin nerelerde yaşandığını ve belki de mutlaka yaşanması gerektiğinin altını çizeceksiniz.

Nitekim Kayı V’te anlatılan devirde Osmanlı askerî ve siyasi sistemindeki değişimleri ve bunun yansımalarını da ortaya çıkarmaktadır.

Gerçekten de üç kıtaya hükmeden ve buralardaki problemlere çözüm üretmesi gereken on dört milyon kilometrekarelik bir cihan devletinin padişahı Kanunî Sultan Süleyman, son seferinde üç ay yol gitmiş ve iki ay boyunca Sigetvar Kalesi’nin zaptıyla meşgul olmak durumunda kılmıştı. Oysa aynı devrede Uzakdoğu’da Endonezya’dan gelen Açeliler payitahtta padişahla görüşebilmek için aylardır bek­lemekteydiler. Onların beklentilerine ise Kanunî’nin seferde vefat etmesi ve yerine geçen II. Selim Han’ın ilk dönemlerinde ortaya çıkan meselelerle ilgilenmesi nedeniyle ancak bir yıl geçtikten sonra çözüm üretilebilecekti.

Görülüyor ki artık kuruluştan beri süregelen siyasetin değişmesi elzemdi.

Kanunî döneminde Enderun’da yetişen, devletin bütün kade­melerinde çalışarak sadarete kadar yükselen ve son iki yılında bu görevde bulunan büyük devlet adamı Sokollu Mehmed Paşa, yeni siyasi değişimin en büyük mimarı olacaktır. Artık seferlerde padi­şahlar değil güçlü serdarlar görülmeye başlayacaktır. Hudutlar ise etkili ve vurucu güçlerle takviye edilerek daha güvenli bir hâle geti­rilecektir. Böylece herhangi bir saldırı karşısında anında müdahale imkânı gelişecek ve düşman saldırılarına karşı caydırıcı olarak vazife görecektir. Bu değişimin hudutlardaki savaşları daha uzun bir hâle getireceği de gerçektir. Ancak savaşların uzun sürmesini Osmanlı Devleti’nin duraklamasına bağlamak, sadece sistemi okuyamamakla ilgili bir durum olsa gerektir.

Nitekim 1579’da başlayan İran harplerinin fasılalarla on iki yıl 1592’de başlayan Avusturya harplerinin ise on üç yıl devam etmesi bunun bir göstergesidir. Bu durum Osmanlı askerî sistemini her an canlı tutması yanında yirmi beş yıl devam eden harpler sonunda devlet, iki büyük dünya gücü karşısında hiçbir toprak kaybına uğ­ramadan ve hatta yeni kazançlarla çıkmayı başarabilmiştir.

Diğer taraftan yirmi beş yıl fasılasız devam eden savaşlar, bütün dünyada görülmeye başlayan ekonomik zorluklar, paranın değerinin düşmesi, timar sistemindeki aksamalar vs. büyük Celâlî fetretini beraberinde getirecektir.

Öyle ki bu isyanlar birkaç yıl içinde Anadolu’yu büyük bir parça­lanmanın eşiğine getirdiği gibi neredeyse devletin yok olup gitme­sine yol açabilecek siyasi ve iktisadi çöküşe sebep olabilecekti. İşte bu noktada yüzyıllarca mükemmel bir makine gibi işleyen Osmanlı devlet mekanizmasının ve idarecilerinin, Celâlî fetreti karşısında sağduyulu ve bilinçli çabalar ile problemi çözme uğraşıları görü­lecektir. Bunlar tarihin daha sonra gelecek nice hadiselerine ders olacak değerde çözüm arayışlarıdır.

Yine böylesine bir kargaşa çağında asli unsurun fetretine karşılık Osmanlı devşirme sistemi içerisinde yetişen devlet adamlarının padişaha ölümüne bağlılığı test edilmiş olacaktır. Günümüzde ideo­lojik sebeplerle acımasızca eleştirilen Enderun Mektebi ve devşirme devlet adamlarının devlete faydalarının belki de en fazla görüldüğü dönemin bu devreler olması dikkat çekicidir.

Nihayet dış desteklerle daha da güçlenerek Anadolu’da devletçikler hâline gelen büyük Celâlî gruplarının üç yıllık ciddi bir faa­liyetin sonunda ortadan kaldırılması Osmanlıların devlet refleksini göstermesi yanında, Anadolu halkının da bu isyanlara asla itibar etmediğine işaret olacaktır.

Bütün bunların yanında Osmanlı devlet adamlarının çağını aşan projelerle ilgilenmeleri, sosyal ve kültürel hamleleri, kudret ve azamet çağının devamını gösteren diğer çarpıcı gerçekleridir.

İşte Kayı V: Kudret ve Azamet Yılları isimli eserde, artık devleti merkezden idare etmeye başlayan dört padişahın tutum ve davranışları yanında şahsiyetlerini; güçlü devlet adamlarının idari ve siyasi kabiliyetlerini; dönemin sosyal, iktisadi ve kültürel yönleriyle birlikte bulacaksınız.

Adı: Kayı V: Kudret ve Azamet Yılları

Yazarı: Ahmet Şimşirgil

Yayınevi: Timaş-2015

Sayfa Sayısı: 344

28 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Kayı 4: Ufukların Padişahı Kanunî – Ahmet Şimşirgil

by Magaradakiler 27 Haziran 2015
kayi-4

kayi-4

“Bizim askeri sistemimizle Türk askeri sistemini karşılaştırınca geleceğin bize neler hazırladığını düşünüp korkudan titriyorum. Karşılaşan iki ordudan biri galip gelecek ve bu muhtemelen Türk ordusu olacaktır. Çünkü Türk ordusu sırtını kuvvetli bir İmparatorluğun geniş kaynaklarına dayamış, zinde, tecrübeli, sarsılmamış bir kuvvet. Askerleri zafere alışmış, zor şartlara dayanma kuvvetine sahip, intizam ve disipline riayetkâr, uyanık ve kanaat ehlidirler. Bizimkilerde ise alabildiğince başıboşluk, sarhoşluk, serkeşlik, zevke düşkünlük var. Ayrıca işin daha kötüsü yenilgiye alışmış olmamızdır. Bu durumda neticenin ne olacağı gün gibi aşikârdır. İslamiyet’in yegâne dayanağı Osmanlı hanedanıdır. Müslümanlar, Osmanlı hanedanı sayesinde ayakta duruyorlar. Hanedan yıkılırsa din de mahvolur”.

Yukarıdaki ifadeler Kanunî devrinde İstanbul’a gelen, uzun yıllar orada kalan ve Türkleri mükemmel bir şekilde etüt ederek Avrupa’ya raporlar gönderen İmparator Ferdinand’ın elçisi Busbecq’e aittir.

Türkleri ayakta tutan bağın o gün için Osmanlı hanedanı olduğunu ve gaza siyasetini onların yürüttüğünü gören ve bu birliği bütünlüğü parçalamadan, gücün kırılamayacağını anlayan sefir, aynı zamanda Avrupalı yazarçizer takımına da bir mesaj vermiştir. Hanedanı her fırsatta kötülemek, onları gözden ve gönülden düşürmek, sıradan ve bayağı kimseler olarak göstermek temel hareket noktaları olmalıdır. Dolayısı ile bu tarihten itibaren Türkler ve onun idarecileri olan Osmanlılara karşı yoğun bir karalama furyası başlayacaktır. Fakat bu rastgele ve dikkat çekici bir tarzda değil, son derece usulüne uygun olarak yapılacaktır. Hatta bunun için önce gereğinden fazla övülecek ve ardından satır aralarına asıl mesajlar sıkıştırılacaktır.

İşte Kanunî Sultan Süleyman dönemini ele alırken Hurrem Sultan, Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan, Şehzade Selim hakkındaki tüm karalamaların öte yandan Şehzade Bayezid ve Mustafa hakkında ifade edilen düzme senaryoların neredeyse hemen hepsinin Venedik ve Avusturyalı elçilerin raporlarına dayandırıldığına şahit olacaksınız.

Neticede daha sonra Kanunî hakkında eser veren Batılılar için birinci kaynaklar hep Venedik elçilerinin raporları olacaktır Ne gariptir ki bu eserlerin adları son derece cezbedici olarak “Büyük Türk”, “Muhteşem Süleyman”, “Yenilmez Türk” şeklinde olurken, içeriği ise bir komplo, entrika ve cinsellik tarihini andıracaktır.

Nitekim günümüzde de “Muhteşem Yüzyıl” diyerek Kanunî dönemini anlattığını iddia edenler, kaynak olarak Venedik elçilerinin raporlarına baktıklarını ifade edeceklerdir.

“Senedi batıl olur batıl olan davanın”

Venedik ve Avusturya elçilerinin bütün bu iftiraları yaparlarken muhakkak ki bir gaye ve hedefleri vardı. O hedeflere uygun olarak yazdılar ve gayelerine eriştiler. Türk, İslam ve Osmanlı düşmanları ise hiçbir tarihi gerçekliği olmadığı halde bu batıl delilleri, kendilerine kaynak tutarak romanlar yazdılar, filimler çevirdiler ve çevirmeye de devam etmektedirler.

Bu ifadelerimizden batılıların ve elçilerin tüm yazdıkları yanlıştır fikri anlaşılmasın. Muhakkak ki bu raporlar son derece kıymetli bilgileri de içermektedir. Ancak tarihçi kaynakları bir tenkit süzgecinden geçirmeden ve değerlendirmeden her yazılanı mutlak doğru olarak kaydetmez. Konu hakkındaki bütün bilgiler tarih metodu içerisinde değerlendirildikten sonra doğru ve kesin yargılara varılabilir.

Nitekim Osmanlı arşivinde çalışmalarda bulunan yabancı pek çok tarihçi de bu raporlarda yazılan yanlışlara işaret ederek dikkatle incelenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir (Leslie Peirce, Amy Singer gibi).

Zira Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile Topkapı Sarayı Arşivinde harem ve harem teşkilatı hakkında binlerce evrak bulunmaktadır. Kanunî dönemi ile ilgili Osmanlı tarihçilerinin eserleri kütüphanelerdedir. Onları görmezlikten gelen veya itibar etmeyen belki anlamaktan aciz olanlara Ziya Paşa’nın deyimiyle şöyle söylemek gerekecektir:

Yıldız arayıp gökte nice turfe müneccim

Gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde

“Kayı 4, Ufukların Padişahı: Kanunî” isimli eserde bir çağa damgasını vuran Osmanlı hükümdarını insanların muhayyilesi, indî hükümleri ve felsefesi olarak değil, tarihin temel kaynakları, belgeleri ve notlarından yazılmış hali ile okuyacak, düşünecek ve değerlendireceksiniz.

Adı: Kayı IV: Ufukların Padişahı Kanunî

Yazarı: Ahmet Şimşirgil

Yayınevi: Timaş-2015

Sayfa Sayısı: 392

27 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Kayı 3: Haremeyn Hizmetinde – Ahmet Şimşirgil

by Magaradakiler 26 Haziran 2015
kayi-3

kayi-3

Osmanlı Tarihi’ni herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Osmanlı Devleti’nin soluk soluğa devam eden serüvenine “KAYI III: Haremeyn Hizmetinde” ile devam ediyor.

Fatih Sultan Mehmed’in bir cihan devleti hâline getirdiği imparatorluk, onun ölümüyle başa geçen oğlu II. Bayezid devrinde iki büyük çekişmeye sahne olacaktır. Sultan Bayezid Han’ın saltanatının başlangıcında kardeşi Cem Sultan’la mücadelesi sonunda ise oğulları arasında baş gösteren taht kavgaları döneme damgasını vuracaktır. Kardeş kavgalarının neden olduğu kargaşadan istifade eden Safeviler ise, Anadolu’yu bir yangın yerine çevirecektir. Şahkulu Baba Tekeli ve Nur Ali Halife isyanlarında binlerce Anadolu insanı hayatını kaybetmiştir.

İşte böyle bir zamanda saltanatı babası II. Bayezid’den devralan Selim Han’ın imparatorlukta yeniden birlik ve beraberliği sağlama mücadelesine ve cihangir padişahın kısa zamandaki akıl almaz fetihlerine “KAYI III: Haremeyn Hizmetinde” kitabında yakinen tanık olacaksınız. Aynı zamanda yine II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim dönemindeki savaşları, imar faaliyetleri ve adı geçen padişahların manevi ve özel yaşamlarına dair pek çok bilinmeyen bilgiyi keyifli bir tarih sohbeti tadında bu eserde bulacaksınız.

Adı: Kayı III: Haremeyn Hizmetinde

Yazarı: Ahmet Şimşirgil

Yayınevi: Timaş-2015

Sayfa Sayısı: 336

26 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Kayı 2: Cihan Devleti – Ahmet Şimşirgil

by Magaradakiler 25 Haziran 2015

kayi-2…Biz kimiz?

“Bu soruyla halleşmek zorundayız.

Üstünde düşünmeden, sonucunu içimize sindirmeden yol alamayız.

Nasıl olacak?

Temel eğitimin yıllarca süren tarih alerjisine rağmen nasıl olacak?

Tabi olması gereken, okullarda çocuklarımıza, kim olduğumuzun ilmi, tarafsız, komplekssiz bir biçimde anlatılması, öğretilmesi… Ama bu olamadı…

Osmanlı’yı aşağılamak, kötülemek veya yok saymak bir modaydı; gerçi geçti…

Merak sahiplerinin okuma ve öğrenme içgüdüsüyle kitaplara boğularak bir yerlere varmaları ayrı bir zahmet ve övgüye değer…

Ama bunu yapmasını herkesten bekleyebilir misiniz?

Onun için birkaç nesil eksikli, temelsiz ve çarpık bilgilerle yetişmek zorunda kaldı….

Şimdi bu problemi ortadan kaldıracak, önemli bir kitap var önümüzde…

Değerli ilim adamı Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil‘in herkesin zevkle okuyabileceği ve anlayabileceği bir tarzda kaleme aldığı Kayı isimli roman tadındaki eser, hacminin aksine büyük bir boşluğu dolduruyor.

Birincil Kaynaklardan Osmanlı Tarihi üst başlığı ile yayınlanan kitap, Kayı yiğitleri Söğüt yolunda bölümüyle başlıyor ve Sultan Çelebi Mehmed’in şahsiyeti bölümüyle bitiyor.

Kayı II: Cihan Devleti‘nde, Söğüt ve Domaniç’te başlayan ve adı Osmanlı olan hareketin mimarlarının planlı, programlı, disiplinli ve tedbirli hareketleri, insanî değerlere tam bağlı, saf itikat ve pak yaşayışları neticesinde bir asra varmadan gerçek bir dünya gücüne doğru giden muazzam başarılarının devamını bulacaksınız.

Sultan Çelebi Mehmed‘in fetret devrinden çıkardığı ve hayatiyet kazandırdığı devlete, oğlu II. Murad Han zindeliğini ve itibarını yeniden verecektir. Bu arada Avrupa, Osmanlı’yı Rumeli’den söküp atmak üzere son bir hamle ile tekrar Haçlı seferlerini başlatacak ise de II. Murad Han, 1444′te Varna’da ve 1448′de Kosova’da karşısına çıkan orduları darmadağın edecektir.

II.Mehmed ‘le birlikte ise gaza aşkı artık bir cihan hükümdarlığı fikrine, İslam’ın sancağı altında birleşmiş bir dünya sevdasına yönelecektir. Nitekim 1453′te İstanbul’un fethi, onları bu arzularına götürecek kapıyı açmış oluyordu. Şimdi Fatih, bir zamanlar Roma imparatorluğunun hâkim olduğu bütün toprakların varisi olduğunu açıkça ilan ediyordu. Bu itibarla o, Büyük Türk Sultanı ve Osmanlı Padişahı yanında III. Roma İmparatorluğu Hakanı diye de selamlanıyordu.

Diğer taraftan Fatih’i, İstanbul’u fethetmekle birlikte aşkına kavuşmuş maşuk gibi artık payitahtta gününü gün edecek, zevk ü safa sürecek diye bekleyenler kısa sürede yanıldıklarını görecekti. Zira onun asıl aşkının ilayı kelimetullah yani Cenab-ı Hakkın ismi şerifini cihana yaymak olduğu gerçeği bir kez daha zihinlere kazınacaktı.

Nitekim onun otuz yılı bulan saltanat döneminde, fetih dalgası Sırbistan, Arnavutluk, Mora, Bosna, Hersek, Eflak, Boğdan, Kırım, Dalmaçya ve Hırvatistan ülkelerini sardı ve yuttu. Batılıların bel bağladığı Akkoyunlu Uzun Hasan‘ın kudretli devleti, bir pençede inkıraza verildi. Trabzon Rum imparatorluğu, İsfendiyar ve Karaman beyliklerine son verilerek Anadolu birliği büyük ölçüde kuruldu. Çağının en büyük deniz gücüne sahip devletlerinden Venedik’in unvanı, yerle bir edildi. Artık Venedik şehrinin kulelerinden Osmanlı akıncılarının yaktığı ateşler korkuyla karışık bir gıptayla izlenir olmuştu. Ve Fatih 1481′de, ahfadına her bakımdan muazzam bir devlet bırakarak hayata gözlerini kapadı.

Ünlü mütefekkirlerimizden Ahmet Hamdi Tanpınar; “bir vatanı olmak, hür ve müstakil yaşamak, tarihine sahip çıkmak bir takım mükellefiyetlerle kabil olan nimetlerdir” der.

Kayı I ve II’yi okurken Osmanlı’yı bir dünya gücü haline getiren ecdadımızın, bu mükellefiyetleri eksiksiz yerine getirdiklerine şahit olacaksınız. Zira yaşadığımız bu vatanın kurulmasında ve bize kadar intikalinde Osmanlıların fedakârlıklarını anlamak ve anlatabilmek gerçekten güç. Samimi bir gayret, tertemiz bir inanç ve muhteşem bir azim ve fedakârlık söz konusu.

Bütün bunların yanı sıra bu güzide vatanı teslim edecekleri nesilleri de hiçbir zaman unutmuyorlar. Bu itibarla ilme ve eğitime verilen değer her şeyin üzerinde. İstanbul’u sadece bir başkent değil dünyanın en büyük ilim merkezi kılma hamleleri fetihle birlikte kendini gösteriyor.

Osman Gazi‘nin “insanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturuna tam ve gönülden yaklaşım. İnsanı her türlü dini, ahlaki ve ilmi değerlerle donatma birinci idealleri olunca, neticede bir devlet azametinde, devlet ciddiyetinde ve devlet haşmetinde nesiller ortaya çıkıyor ve dünyaya refah ve mutluluk dolu asırları yaşatmaya devam ediyorlar.

Diğer taraftan Kayı’nın cihan hâkimiyetine doğru yürüdüğü yolda çektiği çile, ıstırap, meşakkat ve gösterdiği gayrete ise değerli bilim adamı Prof. Dr. Hasan Seçen dikkati çekmekte ve şu enfes yorumu getirmektedir:

“Kayı’yı okuyan okuyucu altı yüz yıllık bir devletin kurucusu Kayı yiğitlerinin zihin dünyasını daha yakından keşfediyor. O insanların devleti yaşatma aşklarını, bilgelikle birleşmiş kahramanlıklarını ahde vefalarını, adalet duygularını, hangi ırk ve dinden olursa olsun insanlara karşı duydukları merhamet ve şefkatlerini, cömertliklerini, zalime aman vermeyen bu insanların bir âlim veya bir derviş karşısındaki tevazularını daha yakından öğreniyor. İlmî bir eser olmasına rağmen, Tarık Buğra’nın Osmancık’ı, Kemal Tahir’in Devlet Ana’sı, Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Konak, Çatı, Üçler, Yediler, Kırklar’ı tadında edebî bir üslupla hazırlanan Kayı’yı kütüphanemde hep muhafaza edeceğim. Kayı’yı bir kere okudum, ama yine okuyacağım.

Yaşama ve olumsuzluklara karşı direnme gücümün tükendiğini hissettiğim zamanlarda, kendime ve çevreme güvenimi yitirmeye başladığım zamanlarda, iç ve dış dünyadaki gailelerin galip gelip kalbimin katılaştığını hissettiğim zamanlarda ve gözyaşı rahmettir mübarek sözüne muhatap olmak için ağlamak istediğim zamanlar da Kayı’yı okuyacağım…”

Adı: Kayı II: Cihan Devleti

Yazarı: Ahmet Şimşirgil

Yayınevi: Timaş-2015

Sayfa Sayısı: 360

25 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
  • 1
  • 2

About Me

About Me

Writer & Reader

Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum quia dolor sit amet, consectetur, adipisci velit, sed.

Keep in touch

Facebook Twitter Instagram Pinterest Tumblr Youtube Bloglovin Snapchat

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

Recent Posts

  • Rachel Corrie

    16 Mart 2024
  • 2023 Kitap Fuarları

    25 Kasım 2022
  • 2022 Kitap Fuarları

    10 Ocak 2022
  • Covid-19 Pandemisi ve Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sosyolojik Perspektif

    26 Mayıs 2021
  • 2021 Kitap Fuarları

    29 Ekim 2020

Categories

  • Edebiyat (6)
  • Ekonomi (6)
  • Featured (6)
  • Genel (23)
  • İş Dünyası (9)
  • İslâmi Bakış (11)
  • Kitabiyat (42)
  • Kitap Fuarı (6)
  • Kitap Fuarı Detay (7)
  • Life (2)
  • Moments (7)
  • Nature (5)
  • Sanat (1)
  • Stories (6)
  • Tarih (4)
  • Travel (5)

About me

banner
Soledad is the best selling Blog & Magazine WordPress Theme of this year on Themeforest.

Popular Posts

  • 1

    Writing New Life Chapter

    07 Haziran 2017
  • 2

    My Baby Cactus

    07 Haziran 2017
  • 3

    Green Corner in My Home

    07 Haziran 2017

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Pinterest
  • Tumblr
  • Youtube
  • Bloglovin
  • Snapchat

@2019 - All Right Reserved. Designed and Developed by PenciDesign


Back To Top
Mağaradakiler
  • Travel