Mağaradakiler
  • Travel
Tag:

maturidi

İslâmi Bakış

Gençlere Öğütler

by Halit Sevimli 20 Kasım 2010

بِسْمِ اللهِ الرّحْمنِ الرّحِيم

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle

Sevgili Gençler!

1- Bu dünyaya imtihan için geldiğimizi aslâ unutmayın. Nitekim yüce kitâbımız Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen: “Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz.(Allah Teala geçmişi, şimdiki zamanı, gelecekte ne olacağını muhakkakı ezeli ve ebedi olan ilmi ile bilir. Burada, kullar kendi imtihanlarını vermektedir. Yaptıkları amellerin neticelerine göre hesap gününde hesap vereceklerdir. Yani Allah kulları imtihan ediyor dediğimizde anlaşılması gereken budur. Mesela öğretmenler öğrencilerini imtihan ederler. Öğretmen öğrencilerin notlarını ancak sınav bitiminde kâğıtları okuduğunda kimin zayıf kimin iyi not aldığını ancak o zaman anlar. Ama Allah bizleri imtihan ediyor dediğimizde ise bu manada anlaşılmamalıdır. Çünkü Allah kulların ne yapacağını zaten ezeli ilmiyle bilmektedir.) Hepiniz de sonunda (mahşer yerinde, hesap vermek üzere) bize döndürüleceksiniz.” buyurulur. (El-Enbiyâ 35)

2- Yüce Rabbimize ve sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma gönül verin, itâat edin; çünkü kurtuluş, seâdet ve mutluluk, Allâh’a ve Rasûlüne gönül vermekte, Allâh’a ve Peygamberine itâat etmektedir.

3- Bu gençlik sizi aldatmasın! Şüphesiz ki bir gün gelecek, sizlerde yaşlanacaksınız. “Bu gençlik ne çabuk gelip geçti, bu ömür ne zaman bitiverdi? Keşke âhiretim için çalışsaydım, gençliğimi boşa geçirmeseydim” diyeceksiniz. Biliniz ki Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen: “Onun (dünyanın) üzerinde olan herkes, her canlı mutlaka yok olacaktır; ancak celâl ve ikrâm ile muttasıf olan Rabbinin zâtı bâkî kalacaktır.” buyurulur. (Er-Rahmân 26-27)

4- İ’tikâd konusunda İmâm Mâturîdî ve İmâm Eş’arî’nin i’tikâdından ayrılmayın! Bu hususta aslâ tâviz (ödün) vermeyin! İyi bilin ki bu iki İmâm Ehl-i Sünnet topluluğunun iki büyük imâmıdır, lideri ve önderidir. Bu iki büyük insan i’tikâdî sahada hem Peygamber Efendimizin, hem de Ashâb-ı Kirâm efendilerimizin temsilcileridirler.

Bu iki büyük imâmın i’tikâdlarına ters düşen kimselerin yollarında gitmeyin!

Kuşkusuz ki bugün yeryüzündeki Müslümanların çoğunluğu bu iki zâtı imâm, lider ve önder kabul ederek, bunlara uymuşlardır. Felâh, necât ve kurtuluş bunların yolunu tâkip etmektir. Çünkü sevgili Peygamberimiz bir Hadîs-i Şerîf’inde: “Allâh benim ümmetimi dalâlette birleştirmez, buluşturmaz, bir araya getirmez.” buyurmuşlardır. (Tirmizî, İbn-i Mâceh ve daha başkaları)

5- Dört mezhebten birine bağlı olmanızı tavsiye ederim. Bunlardan birine bağlı kalmanın gerekli olduğu kanaatini taşırım. Âlimlerin çoğunluğunun görüşü de, mezhebli olmanın gerekli olduğu yönündedir. Dört mezhebten birini bütün olarak kabul edin ve onu uygulayın. Diğer üç mezhebe de saygı duyun.

Şüphesiz ki mezhebsizlik karmaşa ve kargaşa doğurur; ayrılık ve gayrılığa sebep olur. Mezhebsizlerin sayısı kadar mezhebsizlik türer. Ümmetin birliği ise dört mezhebte birleşmekle gerçekleşir. Mezhebsizliğe çağırmak ve bu yolda çalışmak; Müslümanları bölmek, parçalamak için çalışmak demektir. Bu ise Allâh nezdinde büyük günâhtır.

Unutulmamalıdır ki mezhebsizlik dinsizliğin köprüsüdür. Mezhebsizlik ve mezheb düşmanlığı, İslâm şerîatini tehdit eden tehlikeli bid’attir.

Hadîs-i Şerîf’te: “İlim Süreyyâ yıldızında asılı olsa, mutlaka ona Fâris’in oğullarından birileri uzanıp alacaktır.” buyurulur. (Şîrâzî ve Ebû Nuaym) İmâm Suyûtî gibi âlimler: “Bu Hadîs-i Şerîf’te İmâm A’zam Ebû Hanîfe’ye işâret vardır.” demişlerdir. Çünkü Ebû Hanîfe Arap soyundan değildir.

Yine Hadîs-i Şerîf’te: “İnsanların develer üzerinde ilim almaları yakındır, ancak Medîne’nin âliminden daha âlimini bulamayacaklardır.” buyurulur. (İbn-i Hibbân ve diğerleri) Âlimler: “Bu Hadîs-i Şerîf’tede İmâm Mâlik’e işâret bulunmaktadır.” demişlerdir; çünkü İmâm Mâlik Medîne’de yetişmiş ve yaşamıştır.

Yine Hadîs-i Şerîf’te: “Kureyş’e kötü söz söylemeyin, çünkü Kureyş’in âlimi dünyâyı ilimle doldurur.” buyurulur. (Et-Tayâlâsî ve diğerleri, sayfa 46-47, El-Hayrâtu’l Hisân) Ulemâ: “Bu Hadîs-i Şerîf’te İmâm Şâfiî’ye işâret edilmiştir.” demişlerdir. Çünkü İmâm Şâfiî Kureyş’tendir.

6- İ’tikâdınınızı tashîh edin. Düzgün ve doğru bir i’tikâda sâhip olun! Şüphesiz ki bu da ancak İmâm Mâturîdî ile İmâm Eş’ârî hazretlerinin bildirdikleri şekilde gerçekleşir.

Bu iki zâtın bildirdikleri i’tikâda”Ehl-i Sünnet ve Cemaat” adı verilir.

Dört mezheb imâmı Ehl-i Sünnet ve Cemaat’in büyüklerinden ve imâmlarındandır.

İmâm Eş’arî ve İmâm Mâturîdî hazretlerinin bildirdikleri şekilde bir îmân ve i’tikâda sâhip olmak gerekir. Aksi hâlde kişinin îmânı tehlikeye girer, âhiret seâdeti ebediyyen (sonsuz olarak) kaybeder.

7- Yüce Allâh’a yer, yön ve mekân isnâd edenlerden olmayın. Kuşkusuz ki yüce Allâh yersiz, yönsüz ve mekânsız olarak vardır. Peygamberimiz ve Ashâb-ı Kirâm Efendilerimiz başta olmak üzere, tüm Ehl-i Sünnet ve Cemaat’in i’tikâdı budur.

Yüce Allâh’tan başka her varlık cisimdir, mahdûttur (sınırlıdır); uzunluğu, genişliği ve derinliği vardır.

Allâh cismânî bir varlık değildir. Dolayısıyla küçük veyâ büyük olsun, O’nun aslâ bir haddi, sınırı ve miktârı yoktur.

Eğer Allâh mahdût bir varlık olsaydı, bizim gibi mahlûk (yaratılmış) bir varlık olması gerekirdi. Mahlûk olan bir varlık ise bilindiği gibi, bir şey yaratmaya kâdir değildir.

Artık kesin olarak anlaşılmıştır ki yoktan yaratmaya kâdir olan Allâh aslâ mahdût olamaz. Nitekim İmâm A’zam Ebû Hanîfe hazretleri: “O’nun haddi yoktur.” diyerek, İmâm Nesefî de: “O mahdût değildir.” ifâdesiyle bu gerçeği açıkça dile getirirler.

İmâm Tahâvî de: “Allâh sınırlardan, sınırlarının olmasından münezzehtir.” diyerek, yine bu gerçeğe parmak basar.

8- Rabbinizi inip çıkmaktan, gelip gitmekten, oturup kalkmaktan, O’nun insanlar gibi elinin, yüzünün, gözünün veyâ herhangi bir azâsının olmasından tenzîh edin. Aslâ böyle diyenlerden olmayın, çünkü böyle diyenler hak yoldan sapmış ve yollarını kaybetmiş olurlar.

 Halit Sevimli

20 Kasım 2010 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
İslâmi Bakış

Ehl-i Sünnet Yolu

by Halit Sevimli 09 Kasım 2010

Yüce Allâh’a sonsuz şükürler, hamdu senâlar olsun ki büyük bir lütufta bulunarak, biz kullarını Mâtürîdî veyâ Eş’arî olmak gibi ulu bir ni’mete nâil eylemiştir.

Şüphesiz ki Eş’arîlik ile Mâtürîdîlik gerek sevgili Peygamberimizin ve gerekse Ashâb-ı Kirâm, Tâbiîn (Ashâb-ı Kirâma tâbi olanlar) ve Tebea-i Tâbiîn (Tâbiîne tâbi olanlar, uyanlar) Efendilerimizin yoludur. Bu yol Cadde-i Kübrâ’dır, ana yoldur, en büyük yoldur.

Bu yol tenzîh yoludur; Yüce Allâh’ı tenzîh edenlerin yoludur, O’nu teşbîh ve tecsîm etmekten, yâni yaratılmışlara benzetmekten ve O’nun cisim olduğuna inanmaktan sakınanların yoludur.

Bu yol Allâh’ın yersiz, yönsüz ve mekânsız olarak var olduğuna, O’nun zamandan, mekândan, hacim ve cisim anlamında “yed”, “vech” ve “ayn” dan (el, yüz ve gözden), zâhir yâni görünen mânâda inmekten ve gelmekten münezzeh olduğuna inananların yoludur.

Bu yol ki, Allâh’ın Kitâbına ve Rasûlullâhın Sünnet’ine bağlılık yoludur. Bu yol ki İmâm Ebû Hanîfe’nin, İmâm Mâlik’in, İmâm Şâfiî’nin, İmâm Ahmed’in ve İmâm Evzâî gibi diğer müctehidlerin yoludur. Bu yol Cüneyd-i Bağdâdî, Şâh-ı Nakşibendi, Abdülkâdir Geylânî, İmâm Rufâî’nin yoludur.

Doğrusunu söylemek gerekirse, İslâm diyârında, özellikle memleketimizde, yâni kendi öz vatanında, 70-80 seneden beri, hattâ bir asırdan beri Ehl-i Sünnet ve Cemâat i’tikâdı; garîb, öksüz, kimsesiz, sâhipsiz ve müdâfaasız kalmıştır.

Diğer bir ifâdeyle; vâdiler ıssız, dağlar arslansız kalmıştır. Üç beş arslan kalmışsa da onlarında ses telleri donmuş, dilleri tutulmuş, bu yüzden kükremez olmuşlardır. Evet, bu sâhada suskun kalınmış, bu temiz i’tikâd, mihraplardan, kürsü ve minberlerden haykırılmaz olmuştur.

Bakılmayan, özen gösterilmeyen tarla ve toprakların yabancı ve her çeşit otlar tarafından işgâl edildiği gibi, bugün Ehl-i Sünnet ve Cemâat inancı ve i’tikâdı da yabancı, zararlı ve tehlikeli inançlar tarafından işgâl edilir bir hâle gelmiştir.

Ne yazık ki günümüzdeki meslektaşlarımız, umûmiyetle üzerlerine düşen müdâfaayı yapmamakta, bir kısmının da bu yabancı ve zararlı bâtıl inançların te’siri (etkisi) altında kaldıkları, hattâ bu inançları savunur hâle geldikleri müşâhade edilmektedir.

Nitekim bâzı meslektaşlarımızın, sapık fırkalardan olan Cehmiyye fırkasının, “Allâh her yerdedir” tarzındaki ifâdesinin doğru olduğunu, böyle söylemekte bir mahsur olmadığını iddiâ ve hattâ müdafaa ettikleri görülmüştür. Hâlbuki bu ibârenin, ne niyet ile olursa olsun, Ehl-i Sünnet’e göre söylenmesi sakıncalıdır. Açıkçası “Allâh her yerdedir” sözü, Ehl-i Sünnet’e göre yanlış ve bâtıldır. Yegâne doğru olan, الله مَوْجُودٌ بِلا مَكَانٍ  (Allâh mekânsız olarak vardır) ifâdesidir. (Geniş bilgi için bkz. “Müslüman Allâh’a Nasıl İnanmalıdır?” Sayfa 247)

Peki, bu yabancı ve zararlı inançların memleketimizde yayılma istidâdı (eğilimi) göstermesinin sebebi nedir?

Cevap:

Bunun bir tek sebebi vardır; o da bu temiz, berrak ve nezih olan Ehl-i Sünnet i’tikâdının ihmâl edilip, insanlarımıza anlatılmaması ve öğretilmemesidir.

Muhterem Hocam! Bir hoca efendi ve ilâhiyatçı olarak sen, Müslümanlara karşı sorumlu olduğun vazîfeni yapmazsan, hâliyle ve tabiatıyla yabancılar gelerek, senin memleketinde cirit atarlar, bâtıl i’tikâdlarını yayar ve satarlar. Böylece senin evlâdını, “Allâh, Arş’a istikrâr etmiş, kurulup oturmuştur, O’nun eli hakîkidir” diyen, katıksız bir Mücessim (cisimlendiren, cisim olduğuna inanan)  yaparlar.

Peki, bunun önüne geçmek için ne yapmak lâzımdır?

Bunun önüne geçmek için, doğusuyla batısıyla, güneyi ve kuzeyiyle memleketimizin bütün hocalarının harekete geçmesi ve bu hususta seferber olması lâzımdır. Şöyleki: Ehl-i Sünnet i’tikâdını, önce kendilerinin sağlam bir şekilde öğrenmeleri, sonra da halkımıza öğretmeleri lâzımdır.

Şüphesiz ki gerçek dîn âlimlerinin esas ve temel vazîfelerinden biri de Ehl-i Sünnet’e karşı olan fırkalarla mücâdele etmektir. İlmi ve imkânı olduğu hâlde, vazîfesini yapmayarak, bu mücâdeleden kaçan her Müslüman, Allâh nezdinde suçludur, günâhkârdır.

Kuşkusuz ki bu ilim, yâni tevhîd ve i’tikâd ilmi; Ehl-i Sünnet âlimlerinin de ifâde ettikleri gibi, ilimlerin en şereflisi, en gözde ve güzîdesidir.

Bu ilmin, ilimler arasında ki derecesi böyle yüce olunca, bu ilmi öğrenerek insanlar arasında yayılmasına vesîle ve sebep olanların da, Allâh nezdinde en büyük ecir ve mükâfatlara nâil olacakları, kuşluk vaktindeki güneş gibi âşikârdır, ayan beyandır.

İnşâallâh Mü’min kardeşlerim böyle eserlerin değerini, kadr-u kıymetini bilirler, öğrenip öğreterek; İslâm’a ve Müslüman kardeşlerine hizmet ederler, insanların kurtuluşuna sebep olurlar. Böylece Yüce Allâh’ın rızâsına ererler. İşte en büyük kazanç da budur.

Halit Sevimli

Daha geniş bilgi için: Halit Sevimli, Ey Müslüman Tevhide Nasıl İnanmalısın?

09 Kasım 2010 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kitabiyat

Müslüman Allah’a Nasıl İnanmalıdır? – Halit Sevimli

by Magaradakiler 06 Ekim 2010

Günlük hayatta kullanıldığını işittiğimiz hangi kelime ve cümleler, itikadi açıdan büyük tehlike arz etmektedir? Birtakım kişilerce, tartışmalıymış gibi gösterilen bazı itikadi meselelerin doğrusu nedir? Ehl-i sünnet itikadına göre, Müslüman’ın imanı nasıl olmalıdır?

Bunlar ve benzeri pek çok konuda kapsamlı bilgi içeren eser, son derece sade bir üslupla ve her seviyeden okuyucunun anlayabileceği tarzda kaleme alınmış. Elimizdeki baskı, Enver Baytan ve Arif Coşkun Hoca Efendilerin sunumlarını haizdir.

Adı: Müslüman Allah’a Nasıl İnanmalıdır?

Yazarı: Halit Sevimli

Yayınevi: Şefkat-2010

Sayfa Sayısı: 368

06 Ekim 2010 3 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail

About Me

About Me

Writer & Reader

Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum quia dolor sit amet, consectetur, adipisci velit, sed.

Keep in touch

Facebook Twitter Instagram Pinterest Tumblr Youtube Bloglovin Snapchat

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

Recent Posts

  • Rachel Corrie

    16 Mart 2024
  • 2023 Kitap Fuarları

    25 Kasım 2022
  • 2022 Kitap Fuarları

    10 Ocak 2022
  • Covid-19 Pandemisi ve Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sosyolojik Perspektif

    26 Mayıs 2021
  • 2021 Kitap Fuarları

    29 Ekim 2020

Categories

  • Edebiyat (6)
  • Ekonomi (6)
  • Featured (6)
  • Genel (23)
  • İş Dünyası (9)
  • İslâmi Bakış (11)
  • Kitabiyat (42)
  • Kitap Fuarı (6)
  • Kitap Fuarı Detay (7)
  • Life (2)
  • Moments (7)
  • Nature (5)
  • Sanat (1)
  • Stories (6)
  • Tarih (4)
  • Travel (5)

About me

banner
Soledad is the best selling Blog & Magazine WordPress Theme of this year on Themeforest.

Popular Posts

  • 1

    Writing New Life Chapter

    07 Haziran 2017
  • 2

    My Baby Cactus

    07 Haziran 2017
  • 3

    Green Corner in My Home

    07 Haziran 2017

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Pinterest
  • Tumblr
  • Youtube
  • Bloglovin
  • Snapchat

@2019 - All Right Reserved. Designed and Developed by PenciDesign


Back To Top
Mağaradakiler
  • Travel