Kutlu Doğum Haftası: Merhamet Peygamberi


İpinle çıktım kuyuya
Kuyuya çıktım ipinle
Dediler, çıkılası değildir kuyu
Karanlıktır, inilir.
İn/dir.
Dedim, nedir ki in?
Mağara, dediler.
Bilgelerine götürdüler.
Bir mağara düşün dostum,dedi
Duvarına gölgeleri yansır hakikatlerin
Gerçek sanırsın.
Ne zaman çıksan dışarı
Görürsün hakikatleri
Güneşi görür söyleyemezsin
Bir mağara düşün dostum yanılgılar ülkesi
Bu yüzden atıyor herkes kendini dışarı
Bu yüzden mi dışarıda hayat?
Bu yüzden mi sergilemek her şeyini güneşin altında ?
Ve hayatı güneşlere taşımak?
Karanlık korkusu bu yüzden mi?
Balkonlar, sokaklar, kalabalıklar…
Bin parçaya bölünmüş gösterişli bedenler
İçeri korkusu mu mahremlerin sergisi?
Özü mağaradan çıkmak olan bir medeniyet düşün
Bir mağara düşün dostum
Bir Hira düşün
Öyle bir mağaraya gir ki
Gölge olduğunu göstersin sana dışardakilerin
Ve öğretsin sana
Merhamet olduğunu karanlıkların
Bil ki bazen görmek için örtmek gerekir
Bazen örtünmek gerekir korkmamak için
Bakmak gerekir bazen
Sırtını güneşe çevirip girmek ıssız mağaralara
Zirvesine çıktığın dağları alt ettim sanma
Mağaralarına in
Merhamet’e sığın Rahman’ın
Bir çocuk gördüm dostum annesini yitirmiş
Bir kadın su verirken bir cana
Bir yolcu gördüm dostum
Yörüngesi şaşırmış
Bir gemi gördüm yaklaşmazken limana
Bir nebi gördüm dostum yetim başı okşarken
Bir nebi
Cennetle müjdelerken
Yörüngeyi taşıdı yolcunun ayağına
Gemiyi liman yaptı denizin ortasına
Dediler, imkansızdır denizi liman yapmak
Bir mağara var dostum
Karanlığı aydınlık
Aydınlık mı? dediler
O tam bizim işimiz
Güneşten gelir bize ekmeğimiz, aşımız
Aydınlanma istersen yoktur bizim eşimiz
Bir bilge var şu dağda yüreğimiz başımız
Görmek istiyorsan ışığa sığın
Güneşi al arkana aydınlansın önlerin
Mağarandan çık
Gözünü kullan
Yine de bil
Bir ateştir aydınlık
Bil yine de dedi bilge
Bir ateştir aydınlık
Bu yüzden mi bu güneş?
Bu yüzden mi bu sahil?
Bu yüzden mi yakıyor geceri aydınlık
Azalıyor yıldızlar karardıkça geceler
Bu yüzden mi benziyor silahlar güneşe?
Çözülmüş beyin gibi çıkıyor gökyüzüne
Bu yüzden mi gözlerim yüreklerimden üstün?
Bu yüzden mi bilincim kulaklarıma küskün?
Bir medeniyet düşün dostum
Aklı fikri göz olan
Bir kulaktı oysa karanlıkları gören
Bir vahiy bir ses
Bir elçiyi dinledim merhametten bir halka
Etrafında çevrilmiş anlatıyordu bir halka
Bir nebi dinledim dostum
Sözü yıldız parçalar
Dinledikçe gönlümde birleşiyor parçalar
Bir nebi gördüm dostum
Bir çocuk taşıyordu sonsuz secdelerinde
Merhamet taşıyordu
Taşımak mı? dediler
O işi bize bırak
Deniz bize deredir
Yakındır bize ırak
Taşımakla kuruldu bu belde bu saltanat
Bir şair var orada
Her kelimesi sanat
Dedi,bak şu tepeye kanat yüklü insanlar
Dedim,nedir ki bunlar neden kanatları var
Dedi, bazısı var kanatla uçayım der
Gökyüzüne varayım bulut olsun bana yer
Dedim, uçmak için değil mi bu kanatlar
Dedi ,uçası değil acınası insanlar
Dedi, onlar hayatta aşağı düşecekler
Unutma her düşenin mutlaka kanadı var
Dedim ki, her birimiz düşesi değil miyiz?
Öyle buyurdu şair susası değil miyiz?
Bu yüzden mi bu düşüş, bu çöküntü, bu uçuş?
Kanatlarımız var da uçmaya mı çalıştık?
Ya da düşmek bitmezken kanada mı alıştık?
Gözlerimiz bundan mı her daim yukarılarda?
Uçamaya çalışırken kırıldı kanadımız
Bu yüzden mi uçaklar, füzeler, salıncaklar?
Bu yüzden mi bulutlar, ulaşılmaz umutlar?
Bir medeniyet düşün dostum düşmeyi uçmak sanan
Bir kanat düşün dostum düşmek için olmayan
Bir kanat düşün dostum alemleri kapsayan.
Dostum
Bir rahmet düşün
Bir kanat
Bir ufuk
Bir kanat nasıl tutar düşmeyi diye sorma
Düşmek mekanda olur
Bunu mekana yorma
Bir nebi düşün dostum
Mekanı zaman kılan
Bir düşüş düşün dostum
Zaman içinde olan
Bir düşüş düşün dostum
Zamanda uçmak olan
Mekan zaman, dediler
Anahtarı bizdedir
Dünyayı biz küçülttük
Zaman elimizdedir
Bilgeleri şairi artık geçmişte bırak
Zaman senin zamanın
Sadece kendine bak
Kendime baktım şimdi
Kıılmış bir çift kanat
İster düşlere uyan
İstersen gerçeğe yat
Bir düşüş düştü alem
Ayrıldık sandı Senden
Sen gelince gül oldu
Gül oldu güller senden
Şimdi ipinle çıktım kuyuya
Kuyuya çıktım ipinle
Ve burası kuyu değilse?
Ve bu çıkış inişse?
Ve bu ip Seninse?
İstersen beni burda bırak
Burda ne düşmek, ne kalkmak
Ne mağara, ne uçmak
Ne kanat çırpışı
Ne durmak için zahmet
Her şey düşer gibiyken
Mağaranın dışına
Yalnız Seni düşünmek…
Seni düşünmek Rahmet…
Merhamet Peygamberi…