Mağaradakiler
  • Travel
Category:

Genel

rachel-corrie
Genel

Rachel Corrie

by Magaradakiler 16 Mart 2024

Rachel Aliene Corrie (d. 10 Nisan 1979- ö. 16 Mart 2003) ISM (International Solidarity Movement – Uluslararası Dayanışma Hareketi) gönüllüsü ABD’li bir barış aktivistidir. Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta İsrail Savunma Kuvvetlerine bağlı zırhlı bir buldozer altında ezilerek öldürülmüştür.

Rachel, Washington eyaletine bağlı Olympia’da yaşayan 23 yaşında genç bir kızdı. Son sınıfta okul ödevi olarak Refah-Olympia kardeş şehir projesi kapsamında Gazze’ye gittiğinde İkinci İntifada sürmekteydi. Gazze’deyken İsrail ordusu tarafından Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına şiddetsiz eylemlerle engel olmaya çalışan ISM aktivistleriyle tanıştı.

Gazze’ye geleli henüz iki ay olmamıştı ki, 16 Mart 2003 tarihinde iki İsrail buldozerine karşı 8 ISM aktivistinin 3 saat süren direnişi sonunda öldürüldü. Ölümü öncesinde üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek ve elinde megafon vardı. Öldürüldüğü esnada Filistin’deyken tanıştığı dostu eczacı Samir Nasrallah’ın ailesinin evini yıkmaya çalışan İsrail buldozerinin karşısında duruyordu. Buldozer tarafından iki kez çiğnenmesi sonucu vefat etti.

14 Mart 2003’te Middle East Broadcasting Center’a verdiği bir röportajda şunları söylemişti:

İnsanların yaşama kabiliyetlerinin sistematik bir şekilde yıkılmasına şahitlik ediyormuşum gibi hissediyorum. İnsanlarla akşam yemeğine oturuyorum ve bazen şunun farkına varıyorum: Kocaman bir askeri makine bizi kuşatmış ve bu makine birlikte yemek yediğim insanları öldürmeye çalışıyor.

Filistin’de iken ailesine gönderdiği bir e-posta da ise şunları söylüyordu.

Ancak hiçbir okuma, konferanslara katılım, belgesel izleme ve kulaktan kulağa konuşma beni buradaki durumun gerçekliğine hazırlayamazdı. Görmediğiniz sürece hayal bile edemezsiniz ve o zaman bile bu konudaki deneyiminizin hiç de gerçek olmadığının her zaman gayet iyi farkındasınız: Peki ya İsrail ordusunun silahsız bir ABD vatandaşını vurması durumunda karşılaşacağı zorluklar ve ordu su kuyularını yok ettiğinde su alacak param olduğu ve tabii ki buradan ayrılma seçeneğim olduğu gerçeğiyle.

Ailemden hiç kimse, memleketimdeki büyük bir caddenin sonundaki bir kuleden atılan roketatar tarafından arabasıyla giderken vurulmadı. Bir evim var. Okyanusu görmeme izin verildi. Görünüşe göre benim için duruşma olmadan aylarca veya yıllarca tutuklu kalmak hâlâ oldukça zor (bunun nedeni diğer pek çok kişinin aksine ben beyaz bir ABD vatandaşıyım). Okula ya da işe gitmek için yola çıktığımda, Mud Bay ile Olympia şehir merkezi arasında bir kontrol noktasında, işime devam edip edemeyeceğime ve onu alıp alamayacağıma karar verme yetkisine sahip, ağır silahlı bir askerin olmayacağından nispeten emin olabilirim. İşim bittiğinde tekrar evdeyim. Dolayısıyla, eğer bu çocukların var olduğu dünyaya kısa süre için ve eksik bir şekilde girmekten öfke duyuyorsam, tam tersine onların benim dünyama gelmelerinin nasıl olacağını merak ediyorum.

16 Mart 2024 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
covid
Genel

Covid-19 Pandemisi ve Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sosyolojik Perspektif

by Mustafa Sevimli 26 Mayıs 2021

Giriş

Pandemi etimolojik olarak; kadim Yunancada tüm anlamına gelen “pan” kelimesi ile insanlar anlamına gelen “demos” kelimesinin birleşiminden oluşmaktadır. Pandemi kavramı, dünya üzerinde geniş bir coğrafyada yayılım gösteren salgın hastalık anlamında kullanılır. Bir hastalığın pandemi olarak tanımlanması için; daha önce maruz kalınmamış olması, insanlar arasında kolayca yayılması ve tehlikeli olması, hastalığa yol açan etkenin insanları etkilemesi gerekir.

Covid-19 pandemisinin gelişim sürecine kısaca bakarsak; 31 Aralık 2019’da Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Çin Ülke Ofisi tarafından, Çin’in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni (zatürre) vakaları bildirildi.

7 Ocak 2020’de daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir koronavirüs olan (2019-nCoV) hastalık etkeni olarak tanımlandı. Daha sonra hastalığın adı COVID-19 olarak kabul edilmiş, virüs SARS CoV ile benzerliğinden dolayı SARS-CoV-2 olarak isimlendirilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü, COVID-19 salgınını 30 Ocak’ta “uluslararası boyutta halk sağlığı acil durumu” olarak sınıflandırmış, ilk salgının başladığı Çin dışında 113 ülkede COVID-19 vakalarının görülmesi, virüsün yayılımı ve şiddeti nedeniyle 11 Mart’ta küresel pandemi olarak tanımlamıştır. (“T.C. Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu Çalışması”, 2020, s.5).

Pandemiler, bir olgu olarak birey ve toplum üzerinde, psikolojik, ekonomik ve sosyal açıdan derin etkiler bırakmakta aile, din, ekonomi, eğitim, siyaset ve tıp gibi sosyal kurumlar da bu olgu ile doğrudan etkileşime girmektedirler.

Bu çalışmada Covid-19 pandemisinin sağlık çalışanları üzerindeki etkileri psikolojik ve sosyolojik açıdan incelenecektir.

Covid-19 Pandemisinin Psikolojik Etkileri

Yapılan çok sayıda araştırma göstermiştir ki pandemi sürecinde sağlık çalışanları, stresten özellikle etkilenen meslek grubudur. Sağlık çalışanları travma sonrası stres bozukluğu, tükenmişlik sendromu, fiziksel ve duygusal tükenme ve duyarsızlaşma gibi, afet durumlarında yaygın görülen semptomları geliştirme riski altındadır.

Afet ve pandemi gibi olağan dışı dönemlerde yeterli sağlık hizmetini sürdürmek için sadece uzman sağlık çalışanı sayısını değil, aynı zamanda her uzmanın çok sayıda hasta bakma yeteneğini de maksimize etmek gerekir. Kritik durumdaki hasta sayılarında dalgalanmaların aylarca sürebileceği düşünüldüğünde, sağlık uzmanlarının uzun bir zaman diliminde tüm potansiyellerini yerine getirebilmeleri de önemlidir. Stres altında ve uzun süreli çalışma koşullarında tüm insanların karşılaştıkları toplumsal kaymalar ve duygusal stres faktörlerine sağlık çalışanları daha fazla maruz kalmaktadır. Aşırı iş yükü, ahlaki ikilemler ve aşina olduklarından büyük ölçüde farklılaşmış iş ortamı gibi faktörler duygusal zorlanmaları beraberinde getirmektedir (Shanafelt, Ripp, Trockel, 2020).

Covid-19 servislerinde ve ikinci ve üçüncü basamak servislerde hastalara yardım eden 1.257 sağlık sektörü çalışanı üzerinde yapılan bir anketten elde edilen veriler, yüksek oranda depresyon (%50), anksiyete (%44,6), uykusuzluk (%34) ve sıkıntı (%71,5) gösterdi (Lai vd., 2020).

Rossi ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırma, salgın sırasında İtalya’daki sağlık çalışanları üzerinde, risk faktörleri ile ruh sağlığı ilişkisini değerlendirerek, özellikle genç kadınlar ve ön saflarda çalışanlar arasında yüksek oranda ruh sağlığı sorunları olduğunu doğruladı. (Rossi vd., 2020).

Covid-19 Pandemisinin Sosyolojik Etkileri

Covid-19 pandemisi, insanların bireysel ve toplumsal ilişkileri yaşama şeklini değiştirdi. Karantina, esnek çalışma, evde geçirilen zamanın artması, fiziki mesafenin dijital cihazlarla azaltılması, uzaktan eğitim, internet kullanımının artışı, e-ticaret tercihlerinin artışı, elektronik ödeme yöntemlerinin tercihi gibi kavramlar ile günlük yaşamın farklı bir organizasyonu karakterize edildi. Bu durum aynı zamanda küresel düzeyde bir toplumsal değişime de işaret etmektedir.

Pandemilerin sosyalizasyonu azaltıcı bir etkisi olduğu bilinmektedir. Bulaşma korkusu gibi sürekli hale gelmiş risklerin varlığı, kişinin giderek içe kapanmasını artırmakta bu durum sosyal ilişkileri azaltıcı etki göstermekte ve yabancılaşma durumu yaşanmasına yol açmaktadır.

Sağlık çalışanları özelinde pandemi, felaketle sonuçlanan herhangi bir olayla karşılaştırıldığında enfeksiyon riski ile günlük temas halinde olan sağlık çalışanlarına yönelik dışlayıcı ve damgalayıcı tutumlarla karşılaşma gibi karakteristik özellikler de barındırmaktadır. (Brooks vd., 2020).

Yoğun bakım gibi çok kritik alanda çalışan sağlık çalışanları gerekli Kişisel Koruyucu Donanım giydikten sonra yaklaşık 6 saat bir şey içemez, yemek yiyemez veya ihtiyaç gideremezler. KKD’nin görev saatlerinden sonra çıkarılması, büyük özen gerektirir. Sağlık çalışanı eve gittiğinde eşi veya çocukları ile konuşmaz, evde herhangi bir eşyaya dokunmaktan kaçınır ve önce banyoda sabun ve suyla dezenfekte olmaya gider. Çünkü onu artık ailesi için başka bir endişe dalgası almıştır (Misra, 2020).

Sağlık çalışanları içinde kadın ve erkek hekimler değerlendirildiğinde her iki cinsiyeti farklı şekilde etkileyebilecek etmenlerden biri, çalışma yükümlülüklerinin aile rollerini olumsuz etkilediği iş-aile rol çatışmasıdır. Kadınlar tıbbi işgücüne giderek daha yüksek oranlarda katılmaktadırlar. Buna karşın kadın hekimler erkek meslektaşlarından önemli ölçüde daha fazla ev ve çocuk bakımı görevi üstlenmektedir. Ev işçiliğinin bu eşit olmayan iş dağılımı nedeniyle kadın hekimlerin kariyerlerindeki kısıtlamaları dile getirmeleri daha olasıdır (Guille vd., 2017).

Covid-19 Pandemisi ve Tıp Kurumu

Hekimlik, uzun bir eğitimle birlikte yüksek bilgi birikimine sahip olma, bir meslek örgütü etrafında birleşmiş olma, mesleki ve etik kurallara sıkı sıkıya bağlı olma ve toplumun çıkarını kendi çıkarlarından önde tutma gibi profesyonel mesleklerin niteliklerini haiz bir meslektir. Fakat aynı zamanda bu özellikler hekimlerin muteber ve otoriter bir sosyal sınıf olmasını sağlamakta ve beraberinde “tıp kurumu” ile toplum arasında yapısal asimetrik bilgi ilişkisi tesis etmektedir.

Covid-19 pandemisi ile birlikte tıp kurumunun şeffaflaşmaya başladığı, daha önce hiç olmadığı kadar çok profesyonelin medyada yer aldığı görülmektedir. Sosyal medya üzerinden birçok hekimin Covid-19 ve başka hastalıklar hakkında görüş bildirmeye başlaması bir tür teletıp örneği oluşturmaktadır.

Tıp kurumu virüsle mücadelenin ön cephelerinden biri olması sayesinde, hem diğer sosyal kurumlarla hem de kamu ile daha katılımcı, paylaşımcı ve eşit ilişkiler kurma yolunda önemli adımlar atmaktadır. (Koytak, 2020, s.46).

Sonuç

Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının yaşadıkları zorluklar ortadadır. Bu bağlamda pandemi esnasında ve sonrasında sağlık çalışanlarını motive edecek çalışmalar yapılmalıdır. Öncelikle sağlık çalışanlarının fiziksel ve psikolojik durumlarının korunması önemlidir. Çalışanlar istedikleri takdirde psikiyatrik destek hizmetlerine sürekli olarak ulaşabilmeli, ayrıca sosyalizasyonu sağlayacak alternatif tedbirler araştırılmalıdır.

Sağlık çalışanları için güvenli dinlenme alanları oluşturulmalı, çalışma koşulları ve özlük hakları gibi konularda iyileştirmeler yapılmalıdır. Sağlık kurumlarının sağlık çalışanlarına yönelik yapacağı her türlü iyileştirmenin salgınla mücadele sürecinde elde edilebilecek her türlü kazanımı doğrudan veya dolaylı olarak etkileyeceği unutulmamalıdır.

Daha genel bir sosyolojik pespektiften bakarsak, Covid-19 pandemisi; bireysellik çağında, daha fazla haz ve konfor uğruna bencilleşen ve kontrolün kendisinde olduğu yanılgısıyla yaşayan insana, çaresizliğiyle yüzleşerek daha sorumlu davranmayı öğrenmesi gerektiğini hatırlatmıştır. Salgın hastalığın ortaya çıkardığı sorunlar bireyin, toplulukların ve küresel sistemin kırılganlıklarını, tahribatlarını ve eşitsizliklerini de ortaya çıkarmıştır.

Kaynakça

Brooks, S., Webster, R. S., Woodland, L., Wessely, S., Greenberg, N., et al. (2020). The psychological impact of quarantine and how to reduce it: rapid review of the evidence. Lancet 395:10227. doi: 10.1016/S0140-6736(20)30460-8

Guille C, Frank E, Zhao Z, et al. Work-Family Conflict and the Sex Difference in Depression Among Training Physicians. JAMA Intern Med. 2017;177(12):1766–1772. doi:10.1001/jamainternmed.2017.5138

Koytak, E. (2020). Kasiyerleri Neden Alkışlamalıyız?. Lütfi Sunar (Ed.), Covid-19 Salgınının Sosyolojik Analizi içinde (s.45-48). erişim https://tyap.net/covid-19-salgininin-sosyolojik-analizi

Lai J, Ma S, Wang Y, et al. Factors Associated With Mental Health Outcomes Among Health Care Workers Exposed to Coronavirus Disease 2019. JAMA Netw Open. 2020;3(3):e203976. doi:10.1001/jamanetworkopen.2020.3976

Misra A. (2020). Doctors and healthcare workers at frontline of COVID 19 epidemic: Admiration, a pat on the back, and need for extreme caution. Diabetes & metabolic syndrome, 14(3), 255–256. https://doi.org/10.1016/j.dsx.2020.03.006

Rossi R, Socci V, Pacitti F, et al. Mental Health Outcomes Among Frontline and Second-Line Health Care Workers During the Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) Pandemic in Italy. JAMA Netw Open. 2020;3(5):e2010185. doi:10.1001/jamanetworkopen.2020.10185

Shanafelt T, Ripp J, Trockel M. Understanding and Addressing Sources of Anxiety Among Health Care Professionals During the COVID-19 Pandemic. JAMA. 2020;323(21):2133–2134. doi:10.1001/jama.2020.5893

T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü COVID-19 (SARS-CoV-2 Enfeksiyonu) Rehberi. Bilimsel Danışma Kurulu Çalışması, T.C. Sağlık Bakanlığı 07 Aralık 2020, Ankara. https://covid19.saglik.gov.tr/TR-66337/genel-bilgiler-epidemiyoloji-ve-tani.html

Mustafa İ. SEVİMLİ

26 Mayıs 2021 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Yilbasi
Genel

2016 ve Bir Yılbaşı Daha

by Mustafa Sevimli 01 Ocak 2016

Yılbaşı hüzündür benim için.

2016 yılına girdik. Bir yıl daha gitti ömür sermayemizden. Bir yıl daha yaklaştık. Toprağa dönüş yolumuzda bir yıl daha geride kaldı.

Dünyaya geldiğimiz andan itibaren başlar hayat yolculuğu. Topraktan yaratılan insanın yine toprağa dönüş yolculuğudur bu.

İnsanlık bu dönüşü kutlar her yılbaşında. Büyük coşkuyla, kendinden geçer. Havai fişeklerle kutlar. Farkında mıdır? Bilinmez neyi kutladığının… Belki sadece bir umudu kutlamaktadır. Yaşanmamış en güzel zamanların yaşanacak olan olduğu umududur belki de.

Gerçekte bu dünya âleminin sonuna koşuşunun sevincidir bu. Bir dilemma, ikilem, bir paradokstur…

Her yılbaşında insanlığın bu dilemmasını ibretle seyreder, hüzünlenir ve kendi içime dönerim…

Mustafa İ. Sevimli

01 Ocak 2016 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Genel

Değerlerin Yok Oluşu

by Mustafa Sevimli 13 Haziran 2015

Cervantes, Don Kişot’un sürekli kötü kitaplar okumaktan, en sonunda aklını yitirip yollara düştüğünü anlatır. Gencinden yaşlısına azımsanamayacak kadar önemli bir toplum kesimimiz ise, özellikle son yirmi beş yıldır kötü programlar seyretmekten aklımızı yitirmiş gibiyiz. Avrupa ve Amerika’da sanayi devrimiyle birlikte başlayan yaşam tarzı değişimi ve bunu takip eden ahlaki çözülmenin bizdeki yansıması, kitle iletişim araçlarının hayatımızdaki yeriyle orantılı olarak ivme kazandı. Televizyonu, telefonu, interneti doğru kullanamadık. Değişim dedik, özgürlük dedik, her değişim iyi midir? Her yenilik baş tacı mıdır? Özgürlük nedir? Sınırı nerededir? Düşünmedik. Kavramları işimize geldiği gibi yorumladık. Yıkıcı değişimi ve sahte özgürlüğü, toplumsal bir histeri nöbetine tutulmuşçasına benimsedik.

Dikte edilen sözde özgürlüğün aslında bir kandırmaca olduğunu gözden kaçırdık. Medya kuruluşları gündemimizi belirlerdi, modacılar ne giyeceğimizi. Ne okuyacağımıza “best seller” listeleri karar verdi, ne dinleyeceğimize “top 10” listeleri. Birileri düğmeye bastı tencere tava çaldık, bir başkası düğmeye bastı ışıkları söndürdük. Bedenimizin özgürlüğe koştuğunu zannederken, ruhlarımızın esaretini fark edemedik.

Modern insanın iki büyük manevi hastalığı; bencillik ve saygısızlık. Okullarımızda bencilliği öğretiyoruz. Eğitim sistemimiz, öğrencilere bir soru fazla yaparsa 10.000 kişiyi daha eleyebileceğini öğretti, fakat paylaşmayı öğretmeyi unuttu. Veliler, “benim çocuğuma kimse dokunamaz” edasıyla okullarda gövde gösterisi yaparlarken, toplumsal iyi niyetimizi kaybettiğimizi kimse sorgulamadı. Saygı ve nezaket kavramlarını yok ettik; “beyefendi”, “hanımefendi” gibi hitapların yerini “usta”, “dayı”, “bayan” gibi avam hitaplar aldı. Televizyon dizilerinde; çocuklara, kendinden yaşça büyük insanlara isimleriyle hitap ettirmeyi modernlik saydık. Bencillik, saygısızlık ve ahlaki çözülme XIV. Yüzyıl Avrupa’sının vebasından daha hızlı yayılıyor. Değerlerin ve değer yargılarının alt üst edildiği, paranın mihenk taşı olarak kabul edildiği bir toplum yapısına doğru hızla evrimleşiyoruz.

Sorunların çözümü için toplumsal uzlaşı sağladık: eğitim dedik. Diğer taraftan da okulu ticari işletme, öğretmenleri hizmet verenler, öğrenci ve veliyi müşteri olarak gördük. Öğretmeni, eğitimin etkisiz elemanı haline getirdik. Eskiden öğretmenin ay sonuna yetmeyen maaşı, onuru ve bir de saygınlığı vardı. Okullarımız işletme, öğretmenler de işletmenin elemanı olduğundan beridir, geriye ayın ortasına yetmeyen maaşı ve onuru kaldı eğitimcilerin. Saygınlığını da kaybetti öğretmenlik mesleği. Saygının yok edildiği bir toplumda saygınlık nasıl olacak?

İnsan ilişkilerinde içtenliği ve samimiyeti unuttuk. Arkadaşlıklar ruhsuz ve soğuk. Teşekkür ediyoruz minnet duymuyoruz. Anaokuluna giden çocuğumuz teşekkür etmeyi öğrendi sevindik. İçtenlikle mi? Yoksa bir görevi yerine getirmiş olmak için mi? Sorgulamadık. Modern insanın özelliklerinden birisi bu; görünüşle ilgilenmek. İçerik ya da mahiyet; üvey evlat. Anlayış ve kavrayışımız yüzeysel, algılarımız derinlikten yoksun. Niceliğin niteliğe, maddenin manâya tercih edildiği bir garip çağ.

Aşkları geçici heveslere, evlilikleri paraya kurban ettik. Çocuk sevgisini abarttık, her istediğine sahip olmaya alışmış doymak bilmez nesiller yetiştirdik. Bilim, sanat ve fikir üretmedik, üretene de değer vermedik. Tüketimle övünmeyi marifet saydık. Pahalı telefonlarımızla, gösterişli kıyafetlerimizle, etrafımızdaki insanların ilgi odağı olmak gururumuzu okşadı. Ruhumuzu doyurduğumuzu zannederken nefsimizi besledik. Sofralarımızın ihtişamı, aç komşularımızı görmeye engel oldu. Dikkat çekmek, önde olmak, ilgi odağı olmak düstur oldu. Egomuz öylesine semirdi ki, dünyanın etrafımızda döndüğüne inanmaya başladık.

Elimde bir kitap var, “Bir facianın Hikâyesi”, yazarı Cemil Meriç. “Bir Çağın Otopsisi” başlığı altında kapitalist dönemi masaya yatırıyor üstat.  Bir iktisatçının, Werner Sombart’ın “Alman Sosyalizmi” adlı eserini inceliyor. Sombart yalnız iktisatçı değil, sosyolog, tarihçi ve şair. Eser ne yazık ki dilimize çevrilmemiş. Görüşlerini Meriç üstadın yorumuyla dinleyelim.

“…kapitalist dönemin kötü yönü ne politikası, ne iktisadiyatı. İnsan, mukaddeslerinden koparılmış, maddî hazlar peşinde koşmağa mahkûm edilmiştir…

…Gördüklerimizi Şeytan’ın işi diye vasıflandırmaktan başka çıkar yol yok. Mavera* inancını yıktı Şeytan. İnsanları kibirlerinden yakaladı…

…Geçen asırda önemli sayılabilecek siyasî karışıklıklar yok. Fakat mutlu bir içtimaî düzen, temelinden yıkıldı. Baba ocağından kovuldu insanlar. Ya sokağa döküldüler, ya gecekondulara sığınmak zorunda kaldılar.

…Aile topluluğu çöktü, ev diye bir şey kalmadı. Kadınlar pazarda iş aramağa başladılar. Feminizm eskiden hayatını evinde kazanan kadınlara pazarlarda iş bulma davasıdır…

…Değerin biricik temeli, biricik ölçüsü: Servet. Tek mertebeler dizisi var: Gelire ve sermayeye dayanan hiyerarşi. Değer adına ne varsa, büyüsünü kaybetti. Daha doğrusu, tek hikmet-i vücudu kaldı: Para kazanmak. Malı mülkü olmayan hiçtir. Aydın, hatırı sayılır geliri varsa itibar görür…” (Cemil Meriç, Bir Facianın Hikâyesi, Umran Yayınları, Ankara, 1981, s.3-8.)

Sombart’ın tespitleri, Avrupa ve Amerika’da olup bitenleri anlatabilmek için 1934 Almanya’sında kaleme alınmış olmasına rağmen, ülkemiz dâhil günümüz dünyası için yazılmış kadar taze. Bize fazla söz bırakmıyor. Feryadımızı duyanlara, duymak isteyenlere, bir zamanların çok bilindik ilan cümlesiyle seslenelim.

İnsanlığımızı kaybediyoruz hükümsüzdür!

Mustafa İ. Sevimli


*Mavera: Görülen, yaşanan âlemin ötesi. Ahiret hayatı.

13 Haziran 2015 4 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Genel

Ortak Akıl Teknikleri

by Selami Gungordu 10 Haziran 2015

Günümüz açık toplumlarında gerek resmi gerek ticari gerekse sivil toplum kuruluşları fikirlerini toplumla paylaşırlar, yapacaklarını daha hazırlık aşamasında topluma veya ilgili kişi ve kuruluşlara bildirirler. Bundan maksat daha iyi şeyler yapabilmektir. Düşüncelerinin toplumda daha çok kabul görmesini sağlamak ve istediklerini daha kolay yapabilmektir. Toplumu bilgilendirerek yanlarına çekerek daha az direnç görmeyi beklerler. Bu nedenle plan ve projelerini yaparken baştan konuya dâhil olabilecek kişi ve kuruluşlarla değişik yol ve yöntemler kullanarak görüş alış verişinde bulunur ve yapmak istediklerini ona göre şekillendirirler. Son yıllarda bu konuya devlette önem vermiş özellikle çevre konuları başta olmak üzere toplumun görüşlerini almaya başlamıştır.  Bu durum demokrasinin gelişmesi ve hak arama yollarının gelişmesinin bir sonucudur. Bu durumu hızlandıran sebep ise haberleşme ve teknolojideki gelişmeden kaynaklanmıştır.

Biz burada bu görüş alış verişi ve böylece ortak akıl oluşturma yol ve yöntemlerini açıklamaya çalışacağız. Bu yollar genel olarak Arama Konferansı ve Beyin Fırtınası dır. Bunların dışındaki konferans, seminer, anket gibi etkinlikler tek taraflı bilgi alma ve ona göre yön tayin etme yollarıdır.

Ortak aklı bulmaya çalışmak bir anlamda geleceği şekillendirme çalışmasıdır. Bu yollar strateji geliştirmenin de birer aracıdırlar. Bu nedenle önemlidirler. Artık her konuda Arama konferansı ve Beyin Fırtınası yolları kullanılarak ortak akıl oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Geleceği Şekillendirme Toplantısının en temel amaçlarından biri sorunlara takılıp kalmaktansa ortak akıl çerçevesinde çözüm önerilerine ve eylemlere yoğunlaşmaktır.

Doğru cevapları bulmak, doğru soruların sorulmasıyla mümkündür.

ARAMA KONFERANSI

Arama Konferansı ortak akıl oluşturmayı amaçlayan katılımlı bir planlama metodolojisidir. Başka bir deyişle ortak akıl oluşturmaya yönelik bir katılım tekniğidir. Arama Konferansı çok çeşitli gerekçelerle yapılabilir.

Ortak görüş oluşturmayı, ortak sorunlara çözüm bulmayı, daha iyiye ulaşmak, gelişmek için neler yapılması gerektiğini belirlemeyi ve ortak hedefler seçmeyi sağlayan bir çalışma düzenidir. Klasik olmayan konferans düzeni içinde, ortak akıl aramak üzere iddia sahipleri 2-3 gün süre ile bir araya getirir. İddia sahipleri, konu ile ilgili, o konuda çalışıp bir tecrübe kazanmış ve bilgi birikimi olan kişilerdir. Aranan şey ortak akıldır. Katılımcıların birbirlerini ikna ederek geliştirecekleri ortak akıl arama konferansının her aşamasında aranır ve bulunur. Klasik konferans düzenlerinde bir veya birkaç kişi çıkıp belirli konuları anlatır ve geri kalanlar dinler; Arama Konferansında ise, tam tersine, katılanların tamamı bir düzen içinde konuşarak bir sonuca ulaşır.

Arama konferansının amacı, normal olarak direkt ilişkide bulunmayan kişileri bir araya getirip, onları katılımlı bir tasarım ve problem çözme süreci içine sokmasıdır. Toplantı, büyük gruptan küçük gruplara bölünerek, organik bir şekilde, konferans görevini bitirinceye kadar çalışır. Konferansın sonuca götürülmesinde bir yürütücü bulunur. Yürütücü tartışmanın içeriğine karışmaz ve içerik ile ilgili özel uzman olması gerekmez. Yürütücünün rolü süreci yönetmektir.

Arama konferansı yöntemi yaklaşık yirmi yıldır dünyada kullanılmaktadır. Ülkemizde de son yıllarda kullanılmaya başlanmıştır.

Katılımcıların Seçimi

•  Gelecekten etkilenen ve etkileyen; gelecek ile ilgili problemlerin çözülmesindeki alternatiflerden çıkarı olan kimseler düşünülür,

•  Karar vericiler, uygulayıcılar, kurum içi veya dışındaki ilgili ve yetkili yöneticilerin katılmasına özen gösterilmesi lazımdır,

•  Katılanların uzman olmaları gerekmez ve beklenmez,

• Toplantı süresince rütbe, statü, yetki, yaş veya bir meslek grubuna ait olmak katılımcıların varsayımlarını etkilese de, oturumlarda bir öncelik veya bir ayrıcalık sağlamaz,

• Gönüllü katılım önemlidir,

• Katılımcılardan kendi fikirleri kadar diğer fikirleri dinlemeye önem vermeleri, yeni ve alışılagelmiş fikirlere önyargılı yaklaşmamaları, kavgacı değil uzlaştırıcı olmaları beklenir,

• Arama konferansı klasik bir konferans türü değildir. Uzun konuşmalar yapılmaz. Metodoloji yönlendirmesi doğrultusunda her türlü yanıta ve görüşe yer verilir.

Katılma Koşulları

• Katılımcılar bütün toplantılara iştirak ederler. Konferans sürecinin evreleri birbiri arasında ilişkili olduğu için bir bölümüne katılıp diğer bölümüne katılmamak olmaz.

• Konferans bitinceye kadar katılanlar hiçbir şekilde rahatsız edilmemelidirler. Konferans mekânından ayrılarak başka bir yere gitmeye veya misafir kabul etmeye izin verilmez.

• Konferans bir sosyal ada oluşturmalıdır. Katılanlar iş yerlerinden ve ailelerinden uzakta iki-üç gün aynı mekân da kalırlar. Yatma, yeme ve dinlenme tesislerinin aynı mekânda olmasına özen gösterilmesi lazımdır.

Arama Konferansı Bitince Neler Beklenmelidir?

•  Stratejik görüş, vizyon veya misyon tasarlanması,

•  Gerçekçi ve innovatif stratejiler,

•  Katılımlı, işbirlikçi, ortak tasarım ve eylem,

•  Mutabakat ve uzlaşma,

•  Uygulayıcıların strateji ile ilgili taahhütlerinin alınması ve stratejiyi benimsemeleri,

• Katılanların birbirini eğitmesi,

• Kuruma yeni katılan kimselerin ortamın değişik boyutlarına çabuk bir şekilde uyum sağlaması,

• Değer yargılarının konferans süreci içerisinde irdelenmesi ve paylaşılması,

• Demokratik diyalog ve katılımcı yönetim ortamının yaşanması,

• Normal olarak uzmanlara bırakılsa aylar, belki yıllar sürecek analiz ve sonuçlandırmaları 2-3 gün gibi kısa bir sürede gerçekleştirmek.

Ülkemizde Yapılan Arama Konferanslarından Bazıları Şunlardır:

•  Sabancı Üniversitesi “10. Yıl Arama Konferansı” 15 Nisan 2006

•  TOBB  “Turizm Arama Konferansı

•  İstanbul Büyük şehir belediyesi “Tarihi Yarımada’nın Dünya Mirası olarak korunabilmesi amaçlı arama konferansı” 20-21 Temmuz 2010

• Ege Koop “yeral Yönetimlerde katılımcı demokrasi ve Aktif yurttaşlık” Arama konferansı 19 Şubat 2011

• Umut Vakfı’nın düzelmediği “Bireysel Silahsızlanmada Medyanın Rolü” Arama Konferansı. 28 Eylül 1999

• Eminönü belediyesinin düzenlediği “Kapalıçarşı” Arama Konferansı 11-12 Şubat 2005

• “Barajsız Hasankeyf” Arama konferansı 10-11 Nisan 2010

• Hatay Mustafa kemal Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından Bölgesel Gelişme Planı hazırlık çalışmaları nedeniyle köylerde düzenlenen Arama Konferansı.

Görüldüğü gibi arama konferansları her alanda yaygın biçimde ortak akıl oluşturmak için kullanılmaktadır. Arama konferansı yöntemine ticari kuruluşlarda sıkça başvurmaktadırlar.

BEYİN FIRTINASI

Beyin fırtınası hiçbir tür yargılamanın olmadığı ortamlarda gerçekleştirilir;  innovatif ve orijinal fikirlerin doğmasına yardımcı olur.

Beyin fırtınası, bir grubun açık fikirli olarak, bir konu olay veya problem durumu hakkında düşünmelerini ve mantıklı olup olmadığı endişesine kapılmadan olabildiğince çok sayıda fikir üretmelerini istemek olarak tanımlanabilir.

Katılımcıların hayal güçlerini kullanmalarını sağlayan ve üretkenliklerini cesaretlendiren bir sorun çözme yöntemidir. Bireylerin innovatif düşüncelerini devreye sokarak çok sayıda fikri, bir grup insandan, kısa sürede elde etme tekniği olarak tanımlanabilir.

Beyin fırtınası, değerlendirme ya da sınırlama olmaksızın bir sorunun çözümüne ilişkin mümkün olduğunca çok çözüm yollarını elde etmek için düzenlenmiş olan bir grup çalışması sürecidir. Beyin fırtınası, innovatif düşünmenin temel boyutlarını somutlaştırmaktadır. Fikir, ancak verilen bir durumda uygulanabilen bir yeniliğin parçası olduğunda innovatif bir özellik taşır.

Beyin fırtınası, sistemli bir yaklaşım ortaya koyması ve innovasyon geliştirme yöntemleri içindeki kullanımı göz önüne alındığında düşünce oluşturmaya yönelik geniş kapsamlı bir süreçtir. Beyin fırtınasında alışılmamış fikirler üretme yeteneği, o anda verilen durumun ya da koşulların ötesini görebilme ve sorunun farklı boyutlarının tekrar tanımlanması üzerinde durulur. Diğer bir deyişle, sürece katılan herkes sorunun çözümüne ilişkin öneriler geliştirir, yeni ve innovatif yaklaşımlar ortaya koyar. Beyin fırtınasının esası; belirli bir durum veya probleme ilişkin, fikir ve seçenekleri ortaya koymaktır. Öğretmen yada lider beyin fırtınasının temelinde yatan ilkeleri ve tekniğin uygulanışını kavramış olmalıdır. Böylece tekniğin başarıyla uygulanışında katkısı olur. Katılım oranını yükseltmek için katılımcıları güdülemek ve innovatif fikirlerin ortaya çıkmasını kolaylaştırmak amacıyla katılımcılar konuşmaya özendirilir

Beyin fırtınası ile tartışılacak konu ana hatlarıyla daha önceden belirlenmeli ve katılımcıların konu hakkında genel bilgi edinmelerine olanak hazırlanmalı, ancak ayrıntıya inmekten sakınmalıdır. Aksi takdirde daha önceden katılımcıların problemin çözümü ile ilgili düşünmesi önlenemez. Böyle bir uygulama ise tekniğin innovatif ve özgün fikir üretme amacına ters düşer.

Başarılı bir beyin fırtınasında; değerlendirmenin sonraya bırakılması, serbest ve neşeli bir ortam oluşturulması, olabildiğince çok miktarda fikir üretilmesinin sağlanması, önerilen fikirlerin gruplanması ve geliştirilmesi çok önemlidir.

Lider katılımcıları sürekli güdeleyerek,  heyecanlandırarak zincirleme etki tepki bağını kurmalı, tartışmayı canlı bir hava içinde sürdürmeye çaba harcamalıdır.

Etkili Bir Beyin Fırtınası Sürecinin Oluşabilmesi İçin

1-Beyin fırtınası esnasında katılımcıların ileri sürdükleri fikirler asla eleştirilmemelidir. Çünkü katılımcıların, hayal güçlerini rahatça kullanabilmeleri için düşüncelerinden dolayı yargılanacakları endişelerini taşımamaları gerekir.

2-Beyin fırtınası esnasında katılımcılarda sınırsız düşünme özendirilmelidir. Dolayısıyla, lider için katılımcıların ürettikleri fikirlerin acayip veya tuhaf olması pek önem arz etmez; aksine bu tür fikirler özendirilir. Çünkü beyin fırtınası esnasında ortaya atılan olağandışı fikirler problemlere yeni çözüm yolları üretmek için gereklidir.

3-Beyin fırtınası esnasında katılımcıların fikirlerinde genellikle nitelik yerine nicelik aranmalıdır. Bu nedenle, beyin fırtınası modeli uygulanırken katılımcıların karşılaştıkları probleme ilişkin olarak iyi bir çözüm üretme olasılığını arttırmak için, onların mümkün olduğu kadar çok sayıda fikir üretmelerini cesaretlendirmek temel prensiptir.

4-katılımcıların beyin fırtınasını gerçekleştirmelerindeki amaçları, gelişme ve geliştirme olmalıdır. Çünkü beyin fırtınasında, katılımcıların birbirlerinin fikirlerinden de esinlenerek düşünce listesindeki fikirlerin çoğaltılması amaçlanır.

Beyin Fırtınası Tekniği Uygulanırken Yapılması Gerekenler:

1- Gürültülü bir ortam oluşturmaya çalışın.

2-Kahkaha seslerinin duyulmasına izin verin.

3-Akla yakın olmayan ve uçuk fikirlerin ifade edilmesine izin verin.

4-Ortaya atılan fikirleri büyük kâğıtlara yazın.

5-Değerlendirmenin zamanı gelince başlamasını sağlayın.

6-Beyin fırtınasını yöneteninde yapacağı değerlendirmenin zamanını bekleyin.

7-Düşüncelerin değişik biçimlerde ifade edilmesine izin verin.

8-Tekrarlamaları belirleyin, bir düşüncenin ikinci ifade edilişindeki farkları anlamaya çalışın.

9-Beyin fırtınasıyla yeni tanışanlara önlerindeki engelleri anlatın.

10-Çalışmaya katılan, yaş ve konum bakımından kıdemli grup elemanlarına önceden hazırlayıcı brifing verin.

11-Ortaya konan bütün düşünceleri sırasıyla numaralandırın.

12-Çalışmayı hep akla en gelmeyecek düşünceyle bitirin.

13-Sorunun ilk seçilen yeniden tanımlaması artık fikir üretimine yardımcı olamamaya başladığında, mutlaka ikinci bir yeniden tanımlama seçin.

14-Her yeniden tanımlamayı mutlaka “Kaç değişik şekilde…?” diye formülleştirerek yazın.

15-“Nasıl?” diye başlayan soruların hep anlamlı cümleler olmasına dikkat edin.

16-Çalışmanın serbest ve neşeli bir ortamda yürütülebilmesini sağlamak için, ısınma turu uygulamasından yararlanın.

Beyin Fırtınası Tekniği Uygulanırken Yapılmaması Gerekenler:

1-Asla teyp, kamera kullanmayın.

2-Söylenenleri Kaydetmek için yazı tahtasından yâda saydamlardan yararlanmayın.

3-Sürece katılanlardan hiç kimseyle dalga geçmeyin.

4-Çalışmaya fiilen katılmayan hiç kimsenin süreci izlemesine izin vermeyin.

5-Çalışmaların dışarıdan gelenlerce kesintiye uğratılmasına meydan vermeyin.

6-Üzeri kaydedilen önerilerle dolan kâğıtların tersini kullanmayın.

7-Başlangıçtaki tartışmada fazla zaman harcamayın, çok fazla ayrıntıya girilmesine olanak vermeyin.

8-Artık verimli olmamaya başlamış bir çalışma sürecini zorlayarak devam ettirmeye çalışmayın.

Beyin Fırtınası Uygulama Kuralları

• Her grup üyesi her turda yalnız bir fikir söyler,

• Fikirler sıra ile ve dönüşümlü olarak söylenir.

• Hızla bir kişiden diğerine geçilir,

• Grup üyeleri sıra kendilerine geldiğinde söyleyecek fikirleri yoksa “geçiniz” der.

• Her fikir; çılgınca, mantıksız, aptalca, uygun değil veya tekrar ediliyor gibi görünse bile kabul edilir ve yazılır,

• Süreç, gruptakilerin bütün fikirleri tamamlanıncaya kadar devam eder.

Beyin Fırtınası ile Tartışılabilecek Konu Örnekleri:

– Öğrenme yetersizliği nedir?
– Bisküvi fabrikasındaki pazarlama sorunları nasıl çözülür?
– Daha hızlı daha yavaştır. Örneğin…
– Dedikodu nasıl yok edilir?
– Mektup açacağı başka hangi amaçla kullanılabilir?
– Kentlere göçü önlemenin yolları nelerdir?
– Müzeler eğitimde daha işlevsel olarak kullanılabilir mi?
– İzci liderlerinin kendilerine özgü yön bulma yöntemleri nelerdir?

Beyin Fırtınası Uygulama Örneği

1. Basamak: Fikir Üretme
• Ekip lideri beyin fırtınası için konuyu gözden geçirerek herkesin anlayabileceği sadelikte gruba bildirir,
• Belirli bir fikir üretme süresi tespit edilir ( 15-20 dakika gibi),
• Gruptakiler her turda bir fikir söyler, o turda fikri yok ise geçiniz der,
• Ekip lideri her fikri özetleyerek yazar ( 1-2 kelime şeklinde),
• Fikir ortaya atan kişinin, fikrin anlamını koruduğunu kabul etmesi gerekir,
• Bir kişinin fikri, daha önce kaydedilen bir başka fikirle bağlantılı olabilir,
• Fikirlerin sayıca çokluğu önemlidir,
• Ekip lideri bir sonraki aşamaya geçmeden önce, gruba kaydedilecek daha başka fikirlerinin olup olmadığını sorar.

2. Basamak: Fikirleri Tartışma Ve Gruplandırma
• Ortaya atılan fikirler üzerinde tartışılarak fikirlerin tam olarak anlaşılması sağlanır,
• Bu bölümün sonunda bütün grup üyelerinin bir fikir üzerinde hem fikir olması zorunluluk değildir,
• Grup üyelerinin aydınlatılmasını istedikleri noktalar üzerinde beyin fırtınası oluşturularak tartışılır, Aynı özelliği taşıyan fikirler gruplandırılarak birleştirilir

3.Basamak : Fikirlerin Seçimi Ve Karar Verme
• Amaca uygun olmayan, grubun becerilerinin dışında ve daha önceden tanımlanmış fikirler elenir,
• Amaca en uygun fikirler seçilir,
• Seçilen fikirlerin uygulama kararı verilir.

Yararlanılan Kaynaklar
1. Yüksel Özden, Öğrenme ve Öğretme PegemA Yayıncılık
2. Ahmet Saban, Öğrenme – Öğretme Süreci, Nobel Yayıncılık 2002
3. Kamile Ün Açıkgöz, Aktif Öğrenme, Eğitim Dünyası Yayınları 2003
4. ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü ÖDA2k Ölçme-Değerlendirme-ABET2000 Çalışmaları http://www.me.metu.edu.tr/oda2k/aconfgen.htm
5. Dündar Uyar, Beyin Fırtınası, Sunum

Selami Güngördü

10 Haziran 2015 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
  • 1
  • 2
  • 3
  • …
  • 5

About Me

About Me

Writer & Reader

Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum quia dolor sit amet, consectetur, adipisci velit, sed.

Keep in touch

Facebook Twitter Instagram Pinterest Tumblr Youtube Bloglovin Snapchat

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

Recent Posts

  • Rachel Corrie

    16 Mart 2024
  • 2023 Kitap Fuarları

    25 Kasım 2022
  • 2022 Kitap Fuarları

    10 Ocak 2022
  • Covid-19 Pandemisi ve Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sosyolojik Perspektif

    26 Mayıs 2021
  • 2021 Kitap Fuarları

    29 Ekim 2020

Categories

  • Edebiyat (6)
  • Ekonomi (6)
  • Featured (6)
  • Genel (23)
  • İş Dünyası (9)
  • İslâmi Bakış (11)
  • Kitabiyat (42)
  • Kitap Fuarı (6)
  • Kitap Fuarı Detay (7)
  • Life (2)
  • Moments (7)
  • Nature (5)
  • Sanat (1)
  • Stories (6)
  • Tarih (4)
  • Travel (5)

About me

banner
Soledad is the best selling Blog & Magazine WordPress Theme of this year on Themeforest.

Popular Posts

  • 1

    Writing New Life Chapter

    07 Haziran 2017
  • 2

    My Baby Cactus

    07 Haziran 2017
  • 3

    Green Corner in My Home

    07 Haziran 2017

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Pinterest
  • Tumblr
  • Youtube
  • Bloglovin
  • Snapchat

@2019 - All Right Reserved. Designed and Developed by PenciDesign


Back To Top
Mağaradakiler
  • Travel