Mağaradakiler
  • Travel
Tag:

münir derman

Genel

Münir Derman Anlatıyor: Kanarya

by Magaradakiler 30 Mart 2012

Bir dostumun evinde kanarya kuşları gördüm, kafeslerde… Dostum bana cinslerini, çok güzel öttüklerini zevkle anlattı. Güzel sanatkârane yapılmış kafesleri, yiyecekleri, su kapları aman ne tertibat. Görseniz bir defa…

Bunlar uçamazlar. Uçsalar bile serce kuşları bunları gagalar, kör edip öldürürlermiş. Dostum uzun uzadıya bana anlattı. Müsabakalar olurmuş, hangi kuş daha çok ötüyor. Adeta kanarya meraklıları hastalık derecesinde bunlara düşkün…

Bazen de o kadar alıştırılmış ki kafesi açık, odanın içinde dolaşıyor. Sofraya gelip konuşuyor. Sahibi ile konuşur gibi eline başına omzuna konuyorlar.

İnsanlar kuşların seslerini aynen taklit ederler. Bu ağız ve boğazın bir nevi hüneridir. Ama bu seslerle ne demek istiyorlar, onu anlayamıyorlar.

Kuşların da dilleri var ama kimse bilmiyor… Sevinçleri var. Kederleri var. Dertleri var. Istırapları var…

Fakat bu ötüşlerden biz bir şey anlamıyoruz. Hele HAKK’A karşı olan tesbih ve zikirlerini düşünemiyoruz bile… Bu hengâmenin içinde: Bunlarla konuşanlar zikirlerini anlayanlar var, dünya yüzünde… Kuşlarla ahbap olanlar var.

O hele kafese hapsedilmişler, onların diğer uçan, havalarda dolaşan kuşları gördükleri zaman ıstıraplarını duyacak anlayacak insan çok az kalmış. Bunlar da HAKK’IN mahlûku….

Böyle düşünürseniz ne büyük bir zulüm müessesesidir bu anlayabilirseniz… Efendim uçamıyor. Evet, onu insanlar hazırladı. Hürriyetini unutmuş dert ve ıstıraptan artık kuşluktan çıkmış…

Kafeste kuş beslemek insan akıbetini hüsrana çevirir. Kim çevirir diyeceksiniz? Hakiki sahibi “Hz. ALLAH” bunda istisna yoktur. Onların kafeste ötüşleri dertlerinden ıstıraplarından dolayıdır. Bu böyledir. Aksi düşünülemez.

Kanaryaya yanaştım. Kafese parmağımı götürdüm. Ürktü. Fakat biraz sonra sordum:

“Niçin korktun?…”

“Efendim ne zamandan beridir bilmiyorum, kanatlarım var havada uçmuyorum. Gözelerden su içemiyorum. Rızkımı kendi kendime arayamıyorum. Şu küçücük tellerle örtülü kafes içindeyim. Hürriyet diyorlar bilmiyorum. Köle miyim? Esir miyim? Suçlu muyum? Neyim? Bilemiyorum. Su veriyorlar. Yem veriyorlar. Ama bunlar bana zehir gibi acı geliyor. Her gün ötüyorum. Dertlerimi haykırıyorum. Kimse anlamıyor. Artık öyle hâle geldim ki niçin öttüğümü de bilmiyorum. HAKK’IN kaderi bu.

HAKK’a beni buradan halâs eyle diye dua etmekten utanıyorum. Yalnız bize emrolunan HAKK’ı tesbih daima ediyorum. İşte o tesbih anlarında kendimi rahat buluyorum. Bizler dünya için halk edildik. Âhiretimiz bizim yok, insanlar bizi kafese koymakla şu dünyamızı bize zindan ettiler. Fakat kendilerinin âhiretlerini de zindan ettiklerinin farkında değillerdir.

Uçamadan kafese hapsedildim. Uçamadan bu kafeste öleceğim. İşte bizim hayatımız, bu kafes içindeki dert ve ıstıraplarımız hepsi bu…

Sizin gördüklerinizi, bildiklerinizi biz görür ve biliriz. Hem de çok berrak ve açık….

Amma bizim gördüklerimizi, bildiklerimizi siz ne görür ne bilebilirsiniz…

Bizi yaratan buyurur: “Bütün hayvanlar kuşlar. Ağaçlar hepsi şimdi tesbih hâlindedir. Fakat siz bunları ne duyar ne işitirsiniz!” Yalan mı!..”

Resûlullah: “Kuşları kafeslere hapsetmeyiniz.” Hadîs.

Velhasıl kuşu kafese hapsedip bunu bir zevk edinmek Resûl’ün peşinde koşan İslâmın işi değildir. Kanaryaya daha soramadım. Çünkü kafeste alıştığı dertlerinden onu ayırmak için bir çaba olur suallerim, daha üzülecek…

Dostumdan ayrıldım. Uzun bir müddet sonra öğrendim bu merakından vazgeçmiş, bu esirlerini başka bir esirciye devretmiş amma… Hayvan esareti devam ediyor gidiyor. Zavallı kanaryalar ve hapsedilen mahlûklar. Dünya bu… HAKK’ dan ayrıldı mı her şey değişir.

Kimi ağlar.

Kimi güler.

Kimi ağlar güler.

Kimi güler ağlar.

Asıl hüner dertlerdeki inceliği idrak edebilmek, insana dünyanın boşluğunu her an haykırdığını göstermektedir…

Münir Derman

Dr. Münir Derman’ın “Allah Dostu Der ki… Yazılmamış Sırların İlki, Yazılacak Sırların Sonu” isimli kitabından alıntılanmıştır.

Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir.

Münir Derman: Kedi

Münir Derman: Buğday

30 Mart 2012 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Genel

Münir Derman Anlatıyor: Buğday

by Magaradakiler 06 Ocak 2012

Buğday Tarlasında başaklar teşekkül etmeye başladığı ve yeşil olduğu zaman döllenmesi olur. Erkek başaklardaki küçük tozlar rüzgâr tesiri ile tarlanın dalgalanması neticesi bu tozlar dişilere konarlar. Bu döllenme buğdayın olgun hâle gelmesini sağlar. Bu fasileden* arpa, yulaf da böyledir. Bunların daneleri erkek ve dişidir. Bazı mıntıkaların buğdaylarının ve ondan yapılan bulgurun ve nişastanın başka kıymette olması bundan dolayıdır.

Bundan dolayı kabuğu çıkmış buğdaydan, kara değirmende yapılan undan, diğer fennî usullerle yapılan unların besleme kıymeti çok değişir. Buğdayın bol olması, iyi olması, bu döllenmeye bağlıdır. Gübre meselesi değildir.

Bu devirde yağan yağmur bu döllenmeye tabi olur. Yağmurların vaktinde yağmaması veya başka zamanda yağması birçok sebeplere bağlıdır. Yağmur duası bu sebepten yapılır. Bu sebep mânevidir. Bunu bu asırda ifşa etmek doğru değildir. Zira gülünç ve alaylı karşılanır… Hıristiyanlar bile yağmur için dua ederler. Duanın kabulünde yağmur, yıldırım ve gök gürültüsü ile olur.

Yıldırımın, bitkilerin büyümesini temin ettiği fennen bulunmuştur. Yıldırım olmasa bitkiler büyümezler. Atmosferde bulunan azot, bitkilerin yaşaması için elzem olan hayatî bir maddedir. Atmosferin % 80’ini meydana getiren azot hareketsiz bir gaz olduğu için diğer elementlerle birleşmez. Bu yüzden bitkilere yararlı olmaz. Fakat yıldırım sırasında meydana gelen yüksek ısı, havadaki azot ile oksijenin birleşerek nitrojen oksit meydana getirmesini sağlar. Yağmur suyunda eriyen nitrojen oksit, nitrik asit hâline gelir. Nitrik asit ise topraktaki minerallerle birleşerek bitkiler için çok gerekli olan nitratları oluştururlar.

Yonca ekilen yerde 8-10 sene bu yonca biçilir. Çiçek açtığı zaman biçilir… Tohum alınmak istediği zaman, çiçek zamanında oralara yakın arı kovanlarından istifade edilir. Bu döllenmeyi arılar konarak tarlaya yayarlar. Yonca bakliye fasilesindendir.

Resûlü Ekrem buğday ekmeği yedikleri gibi arpa ekmeğine de çok kıymet verir sık sık yerlerdi. Sebebi hikmeti:

1- Sıhhi bakımdan,

2- Mânevî bakımdan

Arpanın üstünde bir kabuk vardır. (Zâten arpa iğ seklindedir, iki tarafı uzundur). Arpadaki yetişme tarzı, buğday gibi ayrı ayrı dişi ve erkeği yoktur. Daneleri dişi ve erkektir.

Bilir misiniz; herkes bunu bilir, zelzeleden hayvanlar haber alırlar, inekler, atlar, kümes hayvanları, kuşlar, yerlerinde bağrışıp tepinirler ve dışarı çıkarlar. Şimdi; Zelzelenin geleceğini anladıklarından mı? Hayır. Rahatsız olduklarından mı böyle yaparlar? Kendi kendine buna izah bul!

Bir buğday başağı 4 sütundur. Beher sütun dizide 9 buğday vardır. 4 sütun dizide 36 buğdaydır. Silsile-i adediyeye göre: 3 + 6 = 9 eder. Bu da esmâ üzeredir. Bütün meyvelerdeki çekirdekler, daneler, dilimler hepsi muayyen adet üzere halk edilmiştir.

Adet kâinatın

Tekâmül hayatın

Birlik ALLAH’ın kanunudur.

Her şey ölçülü hacimli sıkletli yaratılmıştır.

Değişmez.

Zira ALLAH’ın kanunudur…

Münir Derman

Dr. Münir Derman’ın “Allah Dostu Der ki… Yazılmamış Sırların İlki, Yazılacak Sırların Sonu” isimli kitabından alıntılanmıştır.


* Fasile : Familya, benzer grup.

Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir.

Münir Derman: Kedi

Münir Derman: Kanarya

06 Ocak 2012 0 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail
Kedi
Genel

Münir Derman Anlatıyor: Kedi

by Magaradakiler 19 Eylül 2010

Kedi: Nankör değildir.

Kedi: Hürriyetine çok düşkündür.

Kedi: Kulaklarıyla da görür, radarı vardır.

Kedi: Çok sabırlıdır.

Kedi: Abdest edeceği zaman yeri kazar, yapar örter.

Niçin? Sebep?

İnsan da dâhil hiçbir hayvan yoktur böyle hareket eden.

Kediye sordum:

-Sana insanlar nankör diyorlar ne dersin. Kedi geldi ayaklarıma başını sürdü.

-Nankör olmadığımı bilirsin… Öyle bilsinler daha iyidir. Ne olur. Sırrımı kimseye söyleme dedi.

Peki dedim. Sana bir sual daha soracağım. Buyur dedi.

– Sen bazen sahibinin eline parmağını tırnağını batırırsın dedim.

– Bende kabahat yok. Bunu bir bilseler tırnağımı eline batırdığım adam bile tövbe ederdi.

Sordum: Benim bir siyah kedim vardı, böyle yaptığını hiç görmedim.

– O adamını biliyordu efendim dedi… Peki dedim bir sual daha…

– Siz nereden düşerseniz hep ayaklarınız üzerine düşersiniz. Bu nedir?

– Efendim o da bizim cesedi sırrımız amma ben de bilmiyorum dedi.

Siz sebebini bilirsiniz… Bunda büyük bir sır gizlidir diye dedelerimizden kalma bir sözdür bu, dedi. Tekrar elimi yaladı, aman efendim sırrımı kimseye söyleme dedi. Çekildi, sıçrayarak dama çıktı.

-Güneş var, damda uyumak çok güzel dedi.

Kedi, ayaklarının üzerine düşer. Fizyolojik sebebini ilim bir türlü söyleyememiştir. Manevi sebebi çok büyüktür. Söyleyemem. Huzurun kaçar, keşke söylemeye idin diye sızlanırsın… Yalnız size bir şey söyleyeyim, kediye eziyet etmeyiniz. Kedi öldürenin sonu haraptır. Evlâtlarına bile intikal eder.

Kedilere iyilik eden onları besleyen insanlara gıpta ederim… Kedi edep ve sabır timsalidir.

Kediye Hakk’ın bir mahlûku olarak bakarsanız, onun nankör olmadığını anlar, çok şeyler öğrenirsiniz.

Kedi, aslan ve kaplan cinsinden bir hayvandır. İnsanlarla birlikte yaşarlar… Muhtelif cinsleri vardır. Yabani kediler de vardır. Kediler hürriyetlerine çok düşkün hayvanlardır. Bu düşkünlük kedileri nankör olarak tanıtmıştır. Hâlbuki nankör değildirler. Evinden günlerce uzağa bıraksan, tekrar evlerine dönerler. Bu hal nankör olmadıklarını ifade eder. Eski Roma İmparatorlarının heykelleri dibinde kedi vardır. Bu hürlük timsalidir.

Resulü Ekrem, “kedi kimi severse o imanlıdır!” buyurmuştur. Hakiki cins kedi öleceğine yakın sahibinin evini terk eder. Ölüsünü sahibine göstermez. Burada “hakiki cins kedi” bu ne demektir. Bunu hallet. Kedide “radar teşkilâtı” olduğu bu son senelerde keşfedilmiştir. Son müşahedelere göre kedide radar teşkilâtı vardır. Göz sinirlerinde işitme lifleri de vardır. Geniş bir sahadaki sesleri işittiği gibi aynı zamanda da görür. Göz bebekleri bu işitme olayını ayarlar. Hem kulaklarıyla da hem gözüyle de ses alır ve her ikisiyle de görür. Kavga eden kediler başka tarafa baktıkları halde, yekdiğerini arkaları dönük olduğu halde görürler. Ziya ve ses kompüterleri ile yani elektronik dalgaları alır ve tespit ederler. Diğer hayvanların kulak sinirlerinde görme sinirleri yoktur. Kedilerin göz sinirlerinde de işitme sinirleri bulunmuştur. Bu bakımdan kedi müstesna bir hayvan olarak bunda sebebi hikmet nedir. Bu hususta Almanca bir büyük kitap neşredilmiştir. 1975 de Können Katzen mit den Augen hören? Onda uzun tafsilat vardır.

Kedi soğukta çok üşür. Bir de diğer hayvanlarda olmayan bir yaratılış ve terbiye hassası vardır. Defi hacet edeceği zaman toprağı eşeler, yapar ve tekrar kapatır. Bunu da düşünmek lâzımdır. Toprağı gelip koklar, örter, sıçrar, bir iki adım sonra döner arkasına bakar ve gider. Ben sebebini söylemiyorum bu hareketin. Utanırsınız. “Kimseyi utandıracak hallerde, sözlerde bulunmayın” hadisi vardır. Hakiki kedi de yemek seçmez. Fakat eti sever. Kedide büyük sabır vardır. Hz. Rifâi; ben hakikate ermek için çok kapılara başvurdum. Nihayet bir kedinin bir delik önünde iki gün beklediğini gördüm. Nihayet avını yakaladı. Ben de sabırla hiç’lik kapısında bekledim ve hakikate erdim buyurdular.

Kedinin hürriyetine dokunduğunuz zaman isyan eder ve pençesini hemen saplar. Benim birçok kedilerim vardı zamanıyla. Onlarda birçok haller gördüm. Tarif edemem. Bana da birçok şeyler öğretmiş oldular. Aklıma geldikçe onları hatırlar hatta gözlerim bile dolar. Günlerce, Ölen kedilerim için ağladığım çoktur. İçlerinde hürriyetini bile feda edip sakin olanlar da vardı.

Kedide biraz hırsızlık vardır. Ama hiç hırsız olmayan da vardır. Aç durur, çalmaz. Bir Arap kedim vardı. Hastalandı. Boynuma sarıldı yaladı, gözleri yaşardı. Birdenbire fırladı gitti… Siyah kedi gördükçe hatırıma gelir. Gözlerim dolu dolu olur. Kediye eziyet etmeyiniz. Onu kollayınız, seviniz. O da sizi muhakkak sevecektir. Kedi kimi severse iman ondadır. Kedi öldürmek doğru değildir. Öldürene dünyada iken Hak bir belâ verir. Bütün ömrünce çeker bunu. Kendi sahibinin parmaklarına tırnaklarını batırırsa bunda bir hikmet olduğunu unutmayınız. Kedi daima dört ayağı üzerine düşer. Bu büyük bir şeyi ifade eder.

Münir Derman

Dr. Münir Derman’ın “Allah Dostu Der ki… Yazılmamış Sırların İlki, Yazılacak Sırların Sonu” isimli kitabından alıntılanmıştır.

Aşağıdaki yazılar da ilginizi çekebilir.

Münir Derman: Kanarya

Münir Derman: Buğday

19 Eylül 2010 2 comments
0 FacebookTwitterPinterestEmail

About Me

About Me

Writer & Reader

Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum quia dolor sit amet, consectetur, adipisci velit, sed.

Keep in touch

Facebook Twitter Instagram Pinterest Tumblr Youtube Bloglovin Snapchat

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

Recent Posts

  • Rachel Corrie

    16 Mart 2024
  • 2023 Kitap Fuarları

    25 Kasım 2022
  • 2022 Kitap Fuarları

    10 Ocak 2022
  • Covid-19 Pandemisi ve Sağlık Çalışanları Üzerindeki Etkileri: Sosyolojik Perspektif

    26 Mayıs 2021
  • 2021 Kitap Fuarları

    29 Ekim 2020

Categories

  • Edebiyat (6)
  • Ekonomi (6)
  • Featured (6)
  • Genel (23)
  • İş Dünyası (9)
  • İslâmi Bakış (11)
  • Kitabiyat (42)
  • Kitap Fuarı (6)
  • Kitap Fuarı Detay (7)
  • Life (2)
  • Moments (7)
  • Nature (5)
  • Sanat (1)
  • Stories (6)
  • Tarih (4)
  • Travel (5)

About me

banner
Soledad is the best selling Blog & Magazine WordPress Theme of this year on Themeforest.

Popular Posts

  • 1

    Writing New Life Chapter

    07 Haziran 2017
  • 2

    Create your DIY Bag

    07 Haziran 2017
  • 3

    My Baby Cactus

    07 Haziran 2017

Newsletter

Subscribe my Newsletter for new blog posts, tips & new photos. Let's stay updated!

  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Pinterest
  • Tumblr
  • Youtube
  • Bloglovin
  • Snapchat

@2019 - All Right Reserved. Designed and Developed by PenciDesign


Back To Top
Mağaradakiler
  • Travel