Yorum Kirliliği

by Mustafa Sevimli

Ulusal yayın yapan bazı özel TV kanallarına “anchorman”lik uygulaması ithal edildikten sonra, söz konusu kanallardaki ana haber programlarını izlemeyi bırakmıştım. Anchormen kelimesi güvenilir adam şeklinde dilimize çevrilebilir. Kaynak ülkede; güvenilir yorum yapabilen, yaptığı yorumla karşısındaki insanda güven duygusu uyandıran kişi anlamında ana haber bülteni sunucuları için kullanılmaktadır. Ülkemizdeki uygulaması ise; ana haber bültenlerinin, yorum şov programına dönüşmesi şeklinde olmuştur. Bu durumu gören bendeniz haber yerine yorum dinlemek istemediğimden dolayı TV kanallarını değiştirmeye başlamıştım.

Haberlerin TV yerine internet üzerinden takip edildiği bugünlere geldiğimizde, yeni bir yorum furyasının da alabildiğine yayıldığı gözlemlenmektedir. Günümüzde artık bütün basın yayın kuruluşları haber sunumlarını internet üzerinden de yapmaktadırlar. Böylece okuyucular hem haberlere çok daha hızlı ulaşabiliyor hem de bu haber metin veya görüntülerinin sayfa altına yorum yazabiliyorlar. Problem de tam bu noktada başlıyor.

Söz konusu yorumlar bazen öylesine pervasız, öylesine gereksiz ve rahatsız edici oluyor ki, yorumcular neyin yorumunu yaptıklarını unutup birbirleri ile münakaşaya başlayabiliyorlar. Yani bir anlamda “yorumun yorumu” durumu yaşanıyor. “Yorum kirliliği” ya da “yorum çılgınlığı” da diyebileceğimiz bu durumun yaşanmasına sebep olan bazı faktörleri incelersek.

İlk olarak; söz konusu haber siteleri, reyting ya da hit alma endişesiyle ya da adına her ne dersek diyelim özünde ticari kaygılar taşıdıklarında dolayı, spekülatif yorumlar üzerinde etkin bir denetim yapmamakta, diğer bir deyişle, okuyucu yorumlarını yayınlarken skalayı geniş tutmaktadırlar. Bu durum yorum kirliliğine temel olarak zemin hazırlamaktadır.

Okuyucu tarafına bakıldığında ise; özellikle son yıllarda her olay ya da gelişme karşısında söyleyecek bir sözü olma anlayışının toplumumuzda yerleşmeye başladığı gözlenmektedir. Bu durum bir anlamda ifade özgürlüğü, ya da çok seslilik olarak nitelendirilebilir. Fakat üzerinde durmaya çalıştığımız nokta tam olarak bu değildir. Vurgulamak istediğimiz sorun, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma sendromuyla alakalıdır. Yaşanan yorum kirliliği, bu zihniyetin bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır.

Bahis konusu olan durum, her hangi bir konuda bilgi sahibi olmaksızın o konuda fikir beyan etmeye çalışmak ve her olay ya da durum karşısında kendisini bir şeyler söylemeye vazifeliymiş gibi hissetmekle ilgilidir. Toplumsal kültürümüzün geçmişine baktığımızda, daha çok bilgi ve deneyim sahibi olanlar konuşur, bilgisi olmayanlar dinlerdi. Günümüz toplumu ise dinlemekten ya da okumaktan çok konuşur ve yorum yapar hale gelmiştir. Son yıllarda edindiğimiz bu toplumsal alışkanlığımız, haber sayfalarından kitap tanıtım sayfalarına kadar geniş bir yelpazede gözlemlediğimiz; bazen komik, bazen, düşündürücü, bazen hazin ve acınılası bir hal alan yorum kirliliğinin önemli faktörlerinden birisi olarak gözlenmektedir.

İki farklı vaka analizi ile yazımızı bağlamaya çalışalım:

Vaka1: Emine Çaykara’nın Oktay Sinanoğlu ile yaptığı söyleşileri derlediği “Türk Aynştaynı” isimli kitabın tanıtımının yapıldığı bir internet sitesinde, tanıtım metninin altına yazılan okuyucu yorumunun bir kısmını değişiklik yapmadan alıntılayalım.

“Türk Aynstayni diye bir kitaba sahip birinin megolamanlik derecesi konusuna girmeden kafami kurcalayan bir seyden bahsetmek istiyorum…”

Yorumcu, yukarıda bahsettiğimiz bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma durumunun çok net bir örneğini vermektedir. Eğer kitabı okumuş olsaydı, Sn. Sinanoğlu’nun ne denli mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenmiş olur, ayrıca kitabın yazarının Oktay Sinanoğlu olmadığını anlar, dolayısıyla da kitabın adının Sn. Sinanoğlu tarafından belirlenmediğini tahmin eder ve “megalomanlık” gibi bir iddiayı kolayca serdedemezdi.

Vaka2: Bir internet sitesinde yayınlanan “Sınır Kapıları Trafiğe Kapatılacak” başlıklı haber metninin bir kısmını alıntılayalım.

“Türkiye ile Bulgaristan arasında geçisin sağlandığı Kapıkule, Hamzabeyli ve Dereköy sınır kapıları ile Yunanistan ile geçişin yapıldığı İpsala Sınır Kapısı, bilgisayar sistemlerinin yenilenmesi nedeniyle dönüşümlü olarak trafiğe kapatılacak…

…Yetkililer, bilgisayar sistemlerinin yenilenmesi nedeniyle sınır kapılarının dönüşümlü olarak trafiğe kapatılacağını, çalışmaların tamamlanmasıyla geçişlerin normale döneceğini ifade etti.”

Şimdi de örnekteki haber için yazılmış bir yorumu, yazım hataları dâhil birebir alıntılayalım.

“her hafta bilgisayar sistemleri mi yenileniyor. yeter artık yapın bir kereve bitsin en az 15 yıl. batı da 50 yıldır böyle bir şey görmedik yuh sizin bilgisayar mühendislerinize. doğru eğitim sisteminiz böyle olur ise böyle mühendis olur.”

Elimizdeki örnek, herhangi bir analize gerek duyulmayacak kadar açıktır. Bu noktada; eğitim stratejilerini belirleyenlere, eğitimcilere ve ebeveynlere çok önemli görevler düştüğü de bir o kadar açık ve sarihtir.

Mustafa İ. Sevimli

You may also like